Başkalarını Kurtarmak İsterken Radara Kendileri Düştü
Tek amaçları karşı şeritten gelen sürücüleri radar konusunda uyararak ceza yemelerini engellemekti. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Karşı şeritten gelen sürücüleri cezadan kurtardılar belki ama bu sefer de kendileri radara düşerek ceza ödemek zorunda kaldılar.
Türkiye bayram tatilinde adeta yollara döküldü. Milyonlarca kişi araçlarına binerek seyahat edip bayram tatilini değerlendirdi.
Emniyet Genel Müdürlüğü ise hemen her il, ilçe ve belde de sürücülerin can ve mal güvenliğini koruyabilmek için tedbirlerini en üst düzeye çıkardı.
En etkili tedbirlerin başında ise radar uygulaması geldi. Bayram tatili boyunca Türkiye genelinde birçok noktada sabit ve gezici radar uygulaması yapılarak hız sınırlarını aşan milyonlarca araç sürücüsüne trafik cezası kesildi.
Bazı araç sürücüleri ise araç sürücülerinin radara düşmemesi için kendilerince uyarı yöntemi geliştirdi. Karşı şeritten gelen araçlara sellektör yaparak radar uyarısında bulunan araç sürücüleri başka araçları cezadan kurtardı ancak bu seferde kendileri radara düştü.
Düzce'de Ramazan Bayramı tatilinde artan trafik yoğunluğunda hız sınırlarına uyulması için polis ekiplerince denetimler sıklaştırıldı.
Düzce İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube ekipleri de Çamköy bağlantı yolunda radar denetimi yaptı. Denetim esnasında radar aracını görüp karşı istikametteki araçlara selektör yolu ile uyarılarda bulunan sürücüler olduğunu fark eden ekipler, diğer şeritte de uygulama başlattı. Selektör yolu ile uyarı yaptıkları tespit edilen 66 sürücüye 690'ar liradan toplam 45 bin 540 TL cezai işlem uygulandı. Hem sürücülerin birbirini uyarması hem de ceza alması ise gündeme oturdu.
Google, Twitter gibi dünya teknoloji devlerinin avukatlığını yapan Gönenç Gürkaynak ise X'ten yaptığı paylaşımda uygulamanın hukuki olmadığını savundu. "Sürücülerin hukuki durumunu ve hatta bunun sosyolojisini detaylıca değerlendirmeye karar verdim" diyen
Gürkaynak konuyla ilgili şunları söyledi:
“Çocukluğumda bol bol gittiğimiz Ankara-Biga-Ankara yolunda bazen babamın yaptığı bazen de bizim arabaya doğru yapılan "ileride radar ve hız kontrolü var, yavaş git dostum" anlamındaki selektör iletişimini hep çok sevmişimdir.
Hukuk hiçbir zaman vatandaşla vatandaşı birbirinden koparıp aralarına girebilecek kadar sevimli olamaz. O selektörün anlamı "sonra yine basarsın" değildir, "akıllı ol"dur.
Bir kardeşin diğerini anne veya baba azarından kollayacak tedbiri alması yahut aynı okulda öğrenci iki yakın arkadaştan birinin diğerini öğretmen gazabından koruması anındaki kucaklaşma neyse, selektör anındaki vatandaş kucaklaşması da odur.
Hatta selektör anındaki kucaklaşma daha kalitelidir. Zira birbirini bir daha asla görmeyecek ve birbirlerinin kim olduğunu bilmeyen iki yabancı, saf bir birbirine aidiyet duygusuyla anlık iletişim kurmaktadır.
Öğrendim ki, bu bayram bazı yollarda ve yerlerde polisimiz bu kucaklaşma anı ile mücadeleye girişmiş. O mücadele hem abestir hem de polisin yetki ve görevlerini aşmaktadır.
Vatandaşın vatandaşı hukuku ihlal etmekten alıkoyması, hız sınırlarını aşmak gerekçesiyle idari para cezasına çarpılmasını engellemek amacıyla koruması ve radar uygulamasından haber vermek üzere karşı yönden gelen araçlara selektörle durumu işaret ederek bildirmesi hukuka uygundur.
Polisin selektör yapan araç sahiplerine idari para cezası vermesi hukuka aykırıdır.
Konuya pozitif hukuk yönünden bakacak olursak, polisin ilgili para cezasını verirken dayandığı mevzuat, kişinin gözle gördüğünü bir başkasına haber vererek uyarması durumuna uyarlanamaz.
O mevzuat özel teçhizat kullanmak suretiyle radar uygulamasını öğrenerek süratini düşürenlerin bu türden ekipman kullanmalarına dair düzenleme getirmektedir.
Gerçi kanımca o düzenleme de Anayasaya aykırı ama o başka bir konu. Bu türden teçhizat kullanımına özgülenmiş mevzuatı yorum yoluyla vatandaşın vatandaşla sinyal yoluyla iletişim kurmasına uygulayanlar, zaten pozitif hukuk yönünden lafzi olarak dahi yürütülemeyecek bir yorumu yürütmüş ve mevzuatın kapsamı dışına tamamen çıkmış olur.
Konuya hukukun doğası ve doğal olan mantıki yorum çerçevesinde bir ülkede hukukun uygulamasının ne olması gerektiği yönünden bakarsak da durum değişmeyecektir.
Radar uygulama alanından hemen evvel bir benzincide birbirinin aksi istikamete gitmekte olan iki şoför birbirleriyle çay içip sohbet ederken Biri diğerine "radar var, yavaş git" diyecek olsa tam o sırada tuvaletten çıkmakta olan ve bunu duyan bir polis memuru onlara idari para cezası yazabilir mi?
Yazamaz. Neden? Zira, biri yönünden kurduğu cümlenin ta kendisi hukuka aykırı değildir diğeri yönünden ise henüz herhangi bir ihlal gerçekleşmemiştir.
Peki bu durum seyir halinde selektörle yaşanırsa farkı nedir? Fark yoktur. İki gerçek kişi arasındaki bu türden basit iletişimin ta kendisini hukuka aykırı kılacak bir mevzuat mevcut bulunmadığı gibi bu türden bir hukuka aykırılığı icat etmeye kalkışmanın bir hukuk sistemi ve devlet için mantığı da yoktur.
Nitekim, eğer pozitif hukuk konuşacaksak, aynı devlet ve hukuk sistemi belli bir yolda radarla hız sınırı uygulaması yapıldığını haber vermekle mükelleftir. Bunu kamu görevlisinin işaretlemesi yerine vatandaşın birbiri için işaretlemesi hukuka aykırı kılınamaz.
Kaldı ki, konuyu amaç yönünden inceleyecek olursak, yollara sıklıkla sahte polis arabası ve polis memuru panosu koyarak bir anlık sürat düşüşünü hedefleyen bir hukuk uygulamasının, tamamen aynı sonucu veren bir selektör yapma işleminin ta kendisini hukuka aykırı kılmaya kalkışması amaçsal anlamda da çelişkilidir.
Bu sebeplerle, Türkiye'de kırk yıldır şahit olduğum vatandaş dayanışmasının hukuka uygun olduğu ve bu bayram icat edilen uygulamanın hukuka aykırı olduğu kanaatindeyim.”