Numan Kurtulmuş: "Post-Siyonist dönemdeyiz, siyonizm tarihin çöplüğüne atılacaktır"
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Önümüzde yeni bir dönem başlamıştır. Eğer bu dönemi adlandırmak gerekirse, bu dönemin adı 'Post-Siyonist' dönemdir. Yani siyonizmin bittiği, siyonizmin tarihin çöplüğüne atıldığı ve insanlığın rahat bir şekilde 'oh' çektiği bir dönem gelecektir." dedi.
Kurtulmuş, dört temel konu üzerine yoğunluk vermek istediğini dile getirdi.
Kurtulmuş, bunlardan birincisinin, "İslam dünyasının birlik ve beraberliği" olduğunu söyledi. Kurtulmuş, "Hem Kudüs davasının kalıcı bir başarıya ulaştırılabilmesi hem de yeryüzünde adil ve kalıcı bir barışın temin edilebilmesi için en önemli meselelerden birisi İslam ülkelerinin, İslam dünyasının kendi arasında birliği ve beraberliği sağlamak mecburiyetidir." dedi. Bugün dünyanın jeostratejik olarak en önemli bölgesinde bulunan, Fas'tan Endonezya'ya kadar olan geniş bir coğrafyada yaklaşık 1,5 milyarlık nüfusuyla dünyanın en önemli kaynaklarına sahip olan İslam dünyasının içinde bulunduğu durumun, yürekler acısı olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
Zaman zaman haklı olarak, gençlerimiz başta olmak üzere şu soruyu bir feryat şeklinde bütün dünyaya soruyoruz. Nerede Birleşmiş Milletler? Nerede Avrupa Birliği? Nerede insan haklarından bahsedenler? Bu soruları tabii ki soracağız. Ama önce şu soruyu da sormak zorunda değil miyiz? Nerede İslam İşbirliği Teşkilatı? Nerede anlı şanlı İslam ülkeleri? Filistin davasında ne yapıyorlar? Filistin davası bir günde bu noktaya gelmedi. Şu anda dünyada İsrail'in bu pervasız tutumlarının arkasındaki en önemli güç, ne İsrail'in askeri gücüdür, ne İsrail'in yani uluslararası siyonizmin sahip olduğu finansal güçtür, ne dünya medyasındaki hakimiyetidir, ne de arkasında başta ABD olmak üzere bazı Batılı devletlerin vermiş olduğu destektir. Üzülerek ifade ediyorum ki, İslam dünyasının içinde bulunduğu durum, kararsızlık, dağınıklık ve çaresizlik, İsrail'in ve siyonizmin arkasındaki en önemli güçtür. Öncelikle bu durumu ortadan kaldırmak, kararlı işbirliklerimizi artırarak birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmek mecburiyetindeyiz.
Kurtulmuş, İslam ülkelerinin başta Filistin davası olmak üzere aralarındaki ortak meselelerde anlaşabilme ve uzlaşabilme yeteneklerini kaybettiğini dile getirdi. İslam ülkelerinin problemlerini barışçıl bir şekilde müzakere etmek yerine her problemin üzerinden yeni ihtilaflar oluşturarak ayrışma yolunu tercih ettiklerini belirten Kurtulmuş, şunları belirtti:
Üzülerek ifade ediyoruz ki İslam ülkelerindeki bu dağınıklık, bu parçalanmışlık maalesef İsrail'in ve bölgedeki emperyalist projelerin ekmeğine yağ sürdü. Onun için diyoruz ki, önce İslam ülkelerini temsilen burada bulunan siz sevgili genç kardeşlerimizin bir numaralı gündemi, İslam ümmetinin birleşmesi, İslam ülkelerinin farklılıklarına rağmen ortak siyasi programlarda bir araya gelmesinin başarılabilmesidir. Bunun için gayret edeceğiz, bunun için mücadele edeceğiz.
"Üzerimize düşen, demokratik standartları yüksek rejimler oluşturmak"
Kurtulmuş, İslam ülkelerinin başarı öyküleri yazmak mecburiyetinde olmasının da ikinci temel konu olduğunu ifade ederek, İslam ülkelerinin insani bütün sorunları çözebilecek adımları atma mecburiyetinin bulunduğunun altını çizdi. Mesainin tamamının, İslam ülkelerinin şartlarının iyileştirilmesi, gençlerinin eğitim, sağlık, barınma, istihdam başta olmak üzere her alanda daha ileriye gitmesinin en temel sorumluluklarından olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, İslam ülkelerinin kendi arasında demokratik standartları çok yüksek uygulamaları ortaya koymak mecburiyetinin de bulunduğunu ifade etti. Kalkınmayı sağlamanın en temel şartının, demokrasiyi güçlendirmekten geçtiğini dile getiren Kurtulmuş, "Bizim üzerimize düşen, demokratik standartları yüksek rejimler oluşturmak ve başta ekonomik kalkınma olmak üzere eğitim, sanat ve kültür alanındaki gelişmeleri en ileriye safhaya götürmek görevimiz vardır. Bunun için de tek tek İslam dünyasında büyük başarı öykülerinin yazılabilmesini sağlayacak olan da siz değerli gençlerimizsiniz." şeklinde konuştu.
"İnsanlık cephesinin mensuplarıyla hareket etmek sorumluluğumuz vardır"
"Haklı Filistin davasının ve yeryüzünde küresel adaletin sağlanabilmesi için insanlığın küresel küresel vicdanını harekete geçirmek" konusunun da bir diğer başlık olduğunu ifade eden Kurtulmuş, çoğu Batılı ülkenin yöneticilerinin İsrail'den daha fazla İsrailci olduğunu, halklarının ise Filistin'in haklı davasının yanında yer aldığını bildirdi. İsrail'in bu uygulamaları sonunda yeryüzünde insanlık cephesinin kurulduğunu, insanlığın küresel vicdanının harekete geçmeye başladığını aktaran Kurtulmuş, "Bizlerin bu anlamda dini, diyaneti ne olursa olsun, nereden, hangi medeniyetten olursa olsun insanlığa, hakka, hukuka itibar eden bütün insanlık cephesinin mensuplarıyla hareket etmek ve onlarla birlikte bu cepheyi genişletmek ve çoğaltmak sorumluluğumuz vardır." dedi. İsrail'in saldırıları sonucu Filistin'deki acı ve gözyaşlarına da işaret eden Kurtulmuş, bu görüntüler karşısında, insanlık hissine sahip olan herkesin içinin kan ağladığını bildiklerini söyledi.
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
Ancak şunu da söylememiz gerekir ki, bunu da gençler siz göreceksiniz, inşallah biz de göreceğiz. Önümüzde yeni bir dönem başlamıştır. Eğer bu dönemi adlandırmak gerekirse, bu dönemin adı 'Post-Siyonist' dönemdir. Yani siyonizmin bittiği, siyonizmin tarihin çöplüğüne atıldığı ve insanlığın rahat bir şekilde 'oh' çektiği bir dönem gelecektir. Çünkü insanlık tarihi bize bir cümleyle özetliyor. Zalimin zulmünün en çok arttığı nokta, zaliminin yıkılmaya en yakın olduğu noktadır.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, dördüncü temel meselenin de "yeni bir dünyayı kurma mecburiyeti" olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
Bu dünya, biz istesek dahi böyle devam etmez. Bu kadar çok haksızlığın, bu kadar çok zulmün, bu kadar çok çifte standardın, bu kadar çok insanlığı yok sayan uygulamanın olduğu bir dönemi insanlık tarihini hiç yaşamadı. Firavun'dan bahsediyoruz ya, belki Firavunların dönemi bile bundan daha iyiydi. Böyle bir dünyanın yürümesi mümkün değil. Bu dünyanın herhangi bir şekilde çözüm üretebilmesi de mümkün değildir. Onun için İslam dünyasının gençlerine, dünyada hakkaniyetten, adaletten, insaftan ve vicdandan yana olan herkese; dini diyaneti ne olursa olsun, ırkı milliyeti ne olursa olsun ortak bir sorumluluk düşüyor. O da yeryüzünde yeni bir sistemin kurulması, hakkaniyeti, adaletli bir sistemin kurulmasıdır.
Kurtulmuş, yeni bir sistemin, yeni bir dünya düzeninin kurulmasının başta gençlerin vazifesi olduğunu belirtti.