Özgür Özel Yenidoğan Çetesi İle Partisinin İlişkilendirilmesine Ateş Püskürdü!

Özel: 'Oradan bir CHP'li bulmuş koca çetede, sorumluluğunu örtecek bizim üstümüze itecek. Bir sorumlu aranıyorsa dönemin sağlık müdürü, şimdiki bakanı değil kardeşim'

İstanbul'da, 112 Acil Servisi ile ortak hareket ederek, bebek hastaları anlaşmalı oldukları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine gönderip haksız kazanç edindikleri ve bazı bebeklerin ölümlerine neden oldukları ortaya çıkan çeteyle ilgili gelişmeler Türkiye'nin gündeminden düşmüyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP'nin Eğitim Zirvesi'nde yaptığı konuşmada yenidoğan çetesinin partisi ile ilişkilendirilmesine ateş püskürdü.

CHP Genel Başkanı Özel, CHP'nin Milli Eğitim Bakanlığı'ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş'ın koordinasyonunda Hasanoğlan'da düzenlediği “Eğitim Zirvesi”ne katıldı. Türkiye'deki eğitim sistemine ilişkin eleştirilerini sıralarken, iktidar olmaları durumunda eğitim alanında atacakları adımları ve çözüm önerilerini anlatan Özel, özetle şunları kaydetti:

“Kendine göre bir nesil yetiştirmek isteyen birinin yaptığı müdahalelerin ülkeyi ne hale getirdiğini görmek lazım. Ama meseleyi de sadece 20 yılla sınırlı tutmamak lazım. Türkiye'de gelen iktidarlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, İnönü'nün 1950'lere kadar son derece idealist ve kendi hırslarına, kinlerine göre değil ama tahayyül ettikleri güçlü Cumhuriyet'in ihtiyaç duyacağı insan kaynağına, akademisyenine, öğrencisine, ustasına, işçisine göre ve Cumhuriyet'in ihtiyaç duyduğu aydınlanma devriminin ışığında ve onunla birlikte koşan, öyle köylüler, öyle memurlar, öyle işçiler, öyle ebeveynler yetiştirmek için yaptıkları dışında maalesef eğitim Türkiye'de üzerinde bir mutabakatın olmadığı, kurulamadığı ve halk arasındaki deyimle yazboz tahtasına döndüğü için bugünlere sürüklendiğimiz bir noktada.

“Kamusal, eşit, kaliteli ve ayrımsız eğitim politikasına dönmek zorundayız”

Bir mesele ne kadar ticarileşirse, eğitimde kurumla veli arasına ya da öğrenciler arasına, öğretmenle öğrenci arasına paranın olduğu bir şeyler girerse orası yozlaşıyor, bozuluyor ve savruluyor. Elbette çok sayıda özel eğitim kurumu var, belki de Türkiye'de eğitimin özelleşmesi kolay kolay geri dönülemeyecek bir noktaya geldi ama buna bir yerde dur demek lazım. Maliyeti ne olursa olsun bunu artısını, eksisini hesaplayıp, artık bu özelleştirmeyi, özelleşmeyi, paralı eğitimi, parası olanla olmayan arasında hayata kapatamayacağı kadar büyük bir farkla geriden başlayan sistemi komple değiştirmek gerekiyor. Hemen olmayacak ama şundan emin olun, bizim iktidarımızda geldiğimiz günden sonra eğitim asla bir gün öncesine göre daha ticari olmayacak. Her gün ticari eğitimden adım adım kamusal, eşit, kaliteli ve ayrımsız bir eğitim politikasına ve öğretim düzeyine dönmek zorundayız.

Kendisi de geri giden bir iktidarla karşı karşıyayız. 2016 bütçesi de yetersizdi, yüzde 13,8'iydi milli eğitime ayrılan pay, bu sene yüzde 9,8. Kötüler ama her geçen gün daha da kötüye gidiyorlar. Dünya üzerinde bir ülke yoktur ki milli eğitime ayırdığı para 5-6 yıl içinde bütçe üzerinden yüzde 40 azaltmaya gitsin. Bu gerçekten kabul edilebilir bir yaklaşım değil.

“1 milyon öğretmenin diplomasına kapkaç yaptılar”

Atanmayan öğretmen sorunu var. 2002 yılında 68 bindi ve rahmetli Ecevit'e demediğini bırakmıyordu Erdoğan, demediğini bırakmıyordu. ‘Madem atamayacaktın niye okuttun' diyordu. Bugün o rakam 1 milyon ve son çıkan kanunla dünya siyasi tarihinin en büyük siyasi kapkaç vakasıyla karşı karşıyayız. 1 milyon öğretmenin yasa çıkarma yoluyla diplomasına kapkaç yaptılar.

2002 yılında çeyrek altın 20 liraydı, asgari ücret 187 liraydı, en düşük emekli maaşı 356 liraydı, bu iktidar geldiğinde. En düşük öğretmen maaşı köşedeki kuyumcudan 13 tane çeyrek altın alıyordu. Bugün en düşük öğretmen maaşı 40 bin lira ve sadece 8 çeyrek altın alabilir. Ki öğretmen maaşlarıyla ilgili bütün itirazlara, bütün mücadelelere, güya bütün düzeltmelere karşı bu iktidar geldiği günle bugün arasında tam her ay 5 çeyrek altın kayıp.

“45 liracık bursla 2002'de 1,7 çeyrek altın alınıyordu, bugün 0,4”

Üniversite öğrencilerinin kredisi konusunda da Sayın Erdoğan çıkıp her seferinde ‘Biz gelmeden önce 45 liracık burs veriyorlardı' diyor. Ona da baktık, 22 yıl önce 45 liracık burs, asgari ücretin yüzde 27'si. Bugün yüzde 11'i. 2002 yılında 45 liracık bursla 225 simit alınıyor, bugün 133 tane. 45 liracıkla 2002 yılında 1,7 çeyrek altın alınıyordu, bugün 0,4. Yani Tayyip Bey bugün aslında Ecevit'in çok eleştirdiği kendinden önceki koalisyon hükümetinin parasıyla 11 liracık veriyor, onlar 45 liracık verirken.

“F-16 ile Meclis'i bombalayanlar var ya işte onlar sizin sisteminizin ürünü”

Ankara'da şu anda 2 bin öğrenci sayın Yavaş'ın yaptığı yurtlarda ya da hizmet satın aldığı yerlerde ücretsiz konaklıyor ya da çok düşük ücretle kalıyorlar. Ankara'da ‘Kapıda kaldım', ‘Param yok' diyen kimseyi geri çevirmiyor. Melih Gökçek neden bunu yapmıyordu? Zihniyet belli. Yurt yapmayacaksın ki yollamak istediğiniz yurtlara gitti. O kindar yetiştirmek istediğiniz yerlere gitti. İleride bu devletin kendi altına verdiği F-16 ile Meclis'i bombalayanlar var ya işte onlar sizin sisteminizin ürünü. 15 Temmuz'a karşı olmak, darbeye karşı olmak öyle namlu sana dönünce karşı olmak değil, kime dönerse dönsün karşı olmak lazım. Ama o namluyu döndürene o F-16'yı kim verdi, o tankı altına kim koydu, o tankın mazotunu kim doldurdu diye bakarsanız geçmişte bir tane devlet yurdunda kalan göremezsiniz, bir tane devlet parasız yatılıdan mezun göremezsiniz.

CHP olarak bakanlık bütçesini geçmişteki dezavantajları da telafi edecek şekilde çok pozitif bir ayrımcılıkla oluşturacağız. Okul öncesi eğitimi önce bir, sonra iki yıl zorunlu ve ücretsiz hale getireceğiz. Tüm kademelerde tam gün eğitime geçeceğiz. Taşımalı eğitim uygulamalarını üst düzey istisnai durumlar hariç bitireceğiz. Köy okullarını ihtiyaç doğrultusunda tekrar açacağız. Her okulun ihtiyacını karşılayacak sayıda kadrolu yani devletin alırken bildiği ve denetlediği güvenlik elemanı, temizlik görevlisi, teknik personel ve sağlık görevlisi atayacağız. Devlet okullarında ücretsiz süt, su ve öğle yemeği dağıtacağız.

Atamalarda mülakat uygulamasına son vereceğiz. Öğretmen ihtiyacı kadar öğretmen atamasını derhal yapacağız. Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik adı altında yapılan emek sömürüsünü iktidarımızın ilk haftasında ortadan kaldıracağız. Özel okul öğretmenleri için 2014 yılında kaldırılan taban ücret uygulamasına geri döneceğiz.

Her 24 Kasım'da öğretmenlere bir maaş ikramiye sözümüzü devam ettiriyoruz, o sözü tutacağız. ÇEDES protokolüne iktidar geldiğimiz gün, bakanların atama kararı, 3 nolu kararname, İletişim Başkanlığı'ndan bilmem neye kadar bin 600 kişinin atama kararından sonra Resmi Gazete'de yayınlanacak ilk karar ÇEDES'in iptal kararı olacak. Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu sizlerin önerileriyle yeniden yapacağız. YÖK'ü kaldırıp üniversiteleri özgürleştireceğiz.”

“Memlekette güvende olan hiçbir şey yok”

Özel, konuşmasının sonunda “yenidoğan çetesi” ile ilgili değerlendirmede bulundu. Özel, şöyle konuştu:

“Memlekette çocuk okutuyorsun, güvende değil. Üniversiteye gidiyor, güvende değil. Evleniyor, güvende değil. Boşanıyor, güvende değil. Takip ediliyor, polise başvuruluyor, savcıya gidiyor, güvende değil. Maalesef yeni doğuyor, güvende değil. Hatta ve hatta insanlar ‘Bu şartlarda çocuk mu doğrulur' diyor gençler, çocuk sahibi olmuyor. Gidiyor kedi sahipleniyor, o bile güvende değil. Memlekette güvende olan hiçbir şey yok. Sadece özel okul sahibinin sermayesi güvende, özel hastane sahibinin yatı, Mercedes'i güvende. Ama maalesef çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız.

“Bu işin içinde bir CHP'li varsa onu partide tutan namussuzdur, şerefsizdir”

Medyaya İletişim Başkanlığı'ndan şunu pompalıyorlar. Efendim, bu işin içinde bir DEM'li var. Bu işin içerisinde CHP'nin bir belediye meclis üyesi var. Arkadaşlar, çok arayacaksanız, son lafı baştan söyleyeyim: Bu işin içinde, böyle içinde değil, 10 kilometre kenarında bir tane CHP'li varsa onu partide tutan namussuzdur, şerefsizdir. O kadar netiz bu konuda.

Genel şeytanlaştırmalar üzerinden efendim DEM kimliğindeymiş, bilmem nerede paylaşım yapmış da oymuş. Bu işin içinde birisi varsa, şu anki Sağlık Bakanı, İstanbul İl Müdürü'yken biz ihbar ettik, kendini temize çıkartacak ya kendini tekrar ihbar ediyor. Mayıs 2023'te ilk şikayet gidiyor. Mayıs 2023'ten Ekim 2024'e kadar geçen sürede hiçbir şey yok, soruşturmayı yapan savcıyı tehdit edecek kadar bütün bilgilere ulaşmış çete. Dün başından tutulup arabaya sokuluncaya kadar aramızda dolaşıyar caniler katiller. El kadar bebeği hastane hastane gezdiriyor. Bu iş yapılırken iki eski Sağlık Bakanı'nın hastanesi işin tam göbeğinde. Denetleyecek Sağlık Müdürlüğü'nde oturan kişi şimdi Sağlık Bakanlığı'nın tepesinde. İşin içinde bürokratıyla çalışanıyla bilmem nesiyle dünya kadar bunların atadığı adam var...

Bir CHP'li bulmuş koca çetede, sorumluluğunu örtecek, bizim üstümüze itecek. Bir sorumlu aranıyorsa bence dönemin sağlık müdürü şimdiki bakanı filan da değil kardeşim. Bu ülkede bir sorumlu varsa, diyor ya ‘Sorumlusu benim, ben', böyle yapan, sorumlusu ‘benim' diyen sorumlusu.

Eğer bu işte Erdoğan sorumluluğu alıp bu iş nereye kadar gidiyorsa teker teker bunları çıkarıp, ne gerekiyorsa, en ağır cezaların verilmesi için yasal düzenleme gerekiyorsa, o da konuşuluyordu başka bir mevzuda, bunları da dahil edin. Ama bu işten bir tane çocuğun kapısından girdiği bir tane hastaneyi 15 Temmuz gecesi nasıl FETÖ'nün bütün hastaneleri, bütün okulları, bütün dershaneleri, bütün binaları bir gecede kamulaştı, kardeşim OHAL ilan etmeye gerek yok, bu halde buradayız. Getirin, o hastanelerin hepsini bir gecede kamulaştıralım Meclis eliyle. Özel hastaneymiş, bu işe karışan o özel hastanelerin tamamının bugün ruhsatları askıya alınmalı. Her yere kayyum atıyorsun ya, o hastanelere devlet eliyle direkt kayyum atanmalı, yasal düzenleme salı günü Meclis'ten oy birliğiyle geçirilmelidir, hodri meydan. Hadi bakalım buyrun.

Bir tane DEM'li bulmuş, bir tane CHP'li bulmuş, alnını karışlarız o CHP'linin. Bu kadar paçalarından pislik akan adamlar tutmuşlar, 22 yıllık iktidarın sonunda sorumluluğu bize doğru ittiriyorlar. Kesinlikle ve kesinlikle üzerimize ne düşerse yapacağız ama bu işe bulaşan kimi kayırıyorsanız, kimi ayırıyorsanız, kime dokunulmazlık sağlamaya çalışırsanız iki elimiz onun da yakasındadır sizin de yakanızdadır. Her şeyi biliyorsan bu işi de çözeceksin kardeşim.”

MUHABİR

Bakmadan Geçme