Saadet-Gelecek Partisi Grup Başkanvekili Kaya: "Türkiye Cumhuriyeti'nin İsrail'e Bir Borcu Yoktur!"
İstanbul Milletvekili ve Saadet-Gelecek Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, TBMM'de grup toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bu hafta, iki önemli günün idrak edildiğine dikkati çeken Kaya, “Bir tanesi, Engelliler Haftası sebebiyle anımsadığımız ve gündeme getirdiğimiz engellilerimizin sorunları. Elbette hepimiz birer engelli adayıyız. Engellilerin partisi olmaz, engelliliğin siyaseti olmaz” dedi.
Bir diğer önemli hususun da, 5 Aralık kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 89. yıl dönümü olduğunu ifade eden Kaya, “Saadet ve Gelecek Partileri olarak biz, kadınlarımızın hak ettiği her alanda layık olduğu şekilde temsiliyle ilgili hususlara önem veriyoruz. Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmiş olduğu 5 Aralık gününü de önemseyerek kadınlarımızın her alanda hak ettiği temsiliyete ulaşmasıyla ilgili mücadelemizden geri durmayacağımızı buradan tekrar ifade ediyoruz” diye konuştu.
Saadet-Gelecek Grubu Muhalefete Yeni Bir Ses Getirdi
6 Temmuz'da Saadet ve Gelecek Partileri olarak genel başkanların liderliğinde bir grup kurma konusunda iş birliğine vardıklarına dikkati çeken Kaya şunları söyledi:
“6 Temmuz'da Saadet ve Gelecek Partileri olarak kurmuş olduğumuz bu grup, hem Saadet Partililerimizi hem Gelecek Partililerimizi ve hem de Türkiye'de gerçek bir muhalefet arayan herkesin takdirine şayan oldu. Bu 6 aylık süreç içerisinde, Saadet-Gelecek Grubumuzun hem Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde hem de sahada, siz değerli teşkilat mensuplarının ortaya koymuş olduğu gayretli çalışmalarla bir farkındalık oluştu. Türkiye muhalefetine yeni bir ses, yeni bir soluk gelmiş oldu. Evet, bu bizleri ve sizleri son derece memnun etti ama anlaşılıyor ki birilerini de son derece rahatsız etmiş olmalı ki 6 Temmuz'dan bu yana yok sayılmaya ve görmemezlikten gelinen bir grup olma durumuna itilmeye çalışıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde verdiği araştırma önergeleriyle, verdiği soru önergeleriyle, verdiği kanun teklifleriyle en çalışkan ve devamlılığı en yüksek olan grup; Saadet-Gelecek Grubudur. Eğer Saadet ve Gelecek Partileri olmasaydı, iktidar partisi hâlâ Filistin meselesinde hamaset satmaya devam edecekti. Ama biz; hava sahamızı askeri uçuşlara kapatın, gemilerinizi artık İsrail'e göndermeyin. İsrail'e, demir çelik başta olmak üzere birçok mal ihraç ediyorsunuz. Kurt ile avlanıp, çoban ile ağlamaktan vazgeçin diye ortaya bir duruş koymuş olduk. Sözlerimiz iktidar partisini rahatsız etmiş olacak ki, ilk başta tarafları itidale davet eden tavırları yavaş yavaş yükselmiş, daha düne kadar İsrail'in devlet olarak güvenliğini sağlamak durumundayız diyen iktidar, bugün İsrail'i terörist bir devlet olarak ilan etmek mecburiyetinde kalmıştır. Her ne kadar 1 ay önce terörist diye ilan ettikleri devletle, İsrail gazı adı altında, aslında Filistinlilerin en doğal hakkı olan gazı, Avrupa'ya pazarlamanın hesaplarını yapıyor olsalar da Saadet-Gelecek Grubu olarak onların bu iki yüzlülüğünü, bu çifte standartlarını yüzlerine vurmaya devam edeceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti'nin İsrail'e Bir Borcu Yoktur!
Maalesef kanayan bir yaramız ve bitmeyen bir gündemimiz; Filistin. 75 yıldır süren bir işgal, 17 yıldır süren bir ambargo ve 60 güne dayanan bir zulüm; vahşet sürecini hep beraber yaşamaya devam ediyoruz. İktidarımız, defaatle başka ülkeleri suçlamakta, İslam İşbirliği Kalkınma Teşkilatı'na, Birleşmiş Milletler'e, Avrupa Birliği'ne çağrılarda bulunmaya devam etmekte. Biz ise; oralardan herhangi bir umut ve beklentimiz olmadığı için Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden iktidara, çağrılarımızı devam ettiriyoruz. Bırakın Avrupa Birliği'nin ne yaptığını, bırakın Birleşmiş Milletler'inin ne yaptığını, bırakın başka uluslararası kuruluşların ne yaptığını. Onlar İsrail'le olan dostluklarının, İsrail'le olan korkularının gereğini yapıyorlar. Ey iktidar sahipleri, peki siz niçin onların yaptığı işlerin aynısını yapıp başka şeyler söylüyorsunuz? Niçin hava sahamızı hâlâ İsrail uçaklarına kapatmıyorsunuz? Niçin ticaret gemilerine hâlâ ambargo uygulamıyorsunuz? Niçin hâlâ diplomatik ilişkilerinizi tamamen kesmiyorsunuz? İsrail'e bu ülkenin herhangi bir borcu olmadığını söylüyorsunuz ki elhak doğrudur. Türkiye Cumhuriyeti'nin İsrail'e ya da başka herhangi bir devlete bir borcu yok. Ama anlaşılan o ki, bu adımları atamadığınıza göre, sizin İsrail'e ve sizi destekleyen uluslararası çevrelere çok büyük borçlarınız olacak ki maalesef bu konuda herhangi bir adım atamıyorsunuz.
İsrail 7 Ekim'de mi Zalimleşti?
İnsanlık vicdanı meydanlara aktı. Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere birçok ülkede milyonlarca, binlerce insan meydanlara aktı. Türkiye'de de vicdanlar aktı ama ‘Aman iktidarımız zarar görmesin', ‘Aman Cumhurbaşkanımız zarar görmesin' diye sivil toplum kuruluşlarımızın önemli bir kısmının meydanlara dahi çıkamadığı bir süreci üzülerek birlikte yaşıyoruz. Bu iktidar, devlete ait olan her şeyi özelleştirdi ama maalesef sivil toplumu ise kamulaştırdı. Artık maalesef; bir sivil toplum değil, bir kamu toplumu haline gelen bir sivil toplumumuz var. Bunlar yetmezmiş gibi, sosyal medyadan bir kardeşimizin paylaşmış olduğu İsrail'e giden ürünlerle ilgili, hani derler ya ‘özrü kabahatinden büyük', dezenformasyonla mücadele etmekle görevli olduğunu iddia eden bir devlet kuruluşu, ‘Bunlar 2021 yılına ait görüntüler' gibi hakikate aykırı bir beyanda bulundu. Hadi diyelim ki sizin dediğiniz doğru. Bu 2021 yılına ait. Peki İsrail 7 Ekim'de mi zalimleşti? 7 Ekim'de mi terörist oldu? İsrail 75 yıldır terörist ve 75 yıldır zalim. Sizin aklınız yeni mi başınıza geliyor? 2021'de İsrail kaç Filistinli kardeşimizi katletti? Siz normalleşme çabaları altında İsrail gazını görüp avuçlarınızı ovuştururken; Filistinli kardeşlerimiz maalesef hayatlarını kaybetmeye, hastaneler bombalanmaya, çocuklar ve yaşlılar ölmeye devam ediyordu. Bizim Filistin meselemiz, 1969'da rahmetli Erbakan Hoca'nın Konya'da ‘Bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar' dediği günden bu yana devam eden bir mücadeledir. Bizim Filistin mücadelemiz, Mescid-i Aksa'nın işgal edildiği, 1969'da İslam İşbirliği Teşkilatı'nın kurulduğu yıl başlamış siyasi hareket olan Milli Görüş'ün başladığı günden bu yana devam eden siyasi bir mücadeledir.
Kaya, konuşmasında Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a yönelik de Saadet-Gelecek Partisi Grubu'nun haklı taleplerinin karşılanmadığını ifade ederek eleştirilerde bulundu.