Tek Aday İmamoğlu Diyen Teoman'dan Çok Konuşulacak Mustafa Kemal Atatürk Yorumu!
Ünlü şarkıcı Teoman verdiği röportajla sosyal medyanın gündemine oturdu. Röportajında siyasi pek çok konuya değinen Teoman 'Yurtta barış cihanda barış ile ülke yöntemezsin ya. Eğer Türkiye, Atatürk zamanında güçsüz bir ülke olmasaydı o kadar da barışçı olmazdı Mustafa Kemal Atatürk.' dedi.
T24 yazarı Cansu Çamlıbel ünlü şarkıcı Teoman ile çok konuşulacak bir röportaj gerçekleştirdi. Röportajın pek çok konuya değinen Teoman Mustafa Kemal Atatürk hakkında söyledikleri ile de sosyal medyanın gündemine oturdu. Bunun yanı sıra siyasetle alakalı yorumları da dikka çekti.
"Muhafazakarlığı sadece başörtüsüyle tanımlamıyorum"
Ünlü müzisyen Teoman, Türkiye siyasetinde mevcut durum ve gençlere yönelik mesajları hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şu anki siyasi arenada gençler için somut bir alternatif olmadığını belirten Teoman, CHP'nin bu alana yönelmeye çalıştığını ancak geçmişten gelen yüklerinin bu süreci zorlaştırdığını ifade etti.
"Konserindeki muhafazakâr profil ne kadar bir ağırlıkta bilebiliyor musun?" sorusuna Teoman "Bilemem. Ben muhafazakarlığı da sadece baş örtüsüyle ölçmüyorum." şeklinde yanıt verdi
Teoman, sanat camiasının genel olarak muhafazakarlara karşı sergilediği tutuma değinerek, muhafazakarlığın yalnızca başörtüsüyle tanımlanamayacağını belirtti. "Ben sosyoloji mezunuyum ve Boğaziçi'nde bize olabildiğince tarafsız bakmak öğretildi. Siyaseti geniş bir perspektiften izlemeyi tercih ediyorum," dedi. Gençler üzerinde etkili bir figür olmanın sorumluluğunu taşıdığını ifade eden Teoman, "Gençlikte birine hayranlık duymak, onun yazıp çizdiklerini takip etmek, ciddi bir etkidir. Ben de bu sorumluluğun farkındayım," diyerek sözlerini tamamladı.
"Geleceğin Tek Başkan Adayı İmamoğlu"
Sanatçı Teoman, siyasi gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulunarak, Türkiye'nin geleceği için öngörülerini paylaştı. Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet olarak kalmasından yana olduğunu belirten Teoman, siyasetin kişi kültleri üzerinden devam ettiğini ve bu durumun gençler üzerindeki etkisini anlattı.
Teoman, genç seçmenlerin, geçmişin kodlarıyla bugünü çözmenin mümkün olmadığını savundu ve 2024 seçimlerinde gençlerin Erdoğan veya Kılıçdaroğlu'na değil, İmamoğlu'na yöneleceğini öngördü. "Geleceğin tek başkan adayı İmamoğlu," diyen Teoman, İmamoğlu'nun hem geleneklere saygılı hem de AKP karşısında durabilen bir figür olduğunu belirtti. Ayrıca, CHP'nin Özgür Özel ile birlikte toparlandığını ve partinin iç işleyişinin daha entegre hale geldiğini ifade etti.
"Erdoğan yoksa AKP yok gibi bir şey, AKP içindeki dişliler entegre çalışmıyor"
Sanatçı, siyasetle günlük olarak ilgilenmediğini, ancak sosyolojik bir perspektiften geniş bir açıyla baktığını söyledi. Teoman, "Erdoğan yoksa AKP de yok gibi bir şey, ama Özgür Özel veya İmamoğlu olmasa bile CHP var," diyerek, CHP'nin güçlü yapısını vurguladı. Ayrıca, Özgür Özel'in, İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığına itiraz etmeyeceğini düşündüğünü ve bunun CHP içinde başarılı bir takım çalışmasının ürünü olabileceğini belirtti.
Teoman'ın bu tespitleri, siyaset sahnesinde tarafsız kalmaya çalışarak yaptığı analizler olarak öne çıkıyor. "Taraflı olduğun an, temennilerini gerçek zannediyorsun," diyerek, objektif bir bakış açısının önemine dikkat çekti.
"Beştepe'den hiç davet gelmedi ama gelirse giderim"
Sanatçı Teoman, siyasete dair açıklamalarını sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davetlerine katılan sanatçılar arasında yer alıp almadığı sorulan Teoman, Beştepe'den herhangi bir davet almadığını ancak böyle bir davet gelmesi durumunda katılacağını belirtti. "Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı kim olursa olsun beni bir yere davet ederse, giderim," diyen Teoman, bu katılımın taraf olma anlamına gelmeyeceğini, siyasette hiçbir zaman bir tarafın adamı olmayacağını vurguladı.
Teoman, geçmişte Kürt açılımı sürecinde cumartesi kahvaltılarına davet edildiğini ve bu davetleri kabul ettiğini hatırlattı. "Kürt açılımını desteklediğim için o toplantılara katıldım," diyen sanatçı, başörtüsü meselesi ve Kürt sorunu gibi konularda fikirlerini her zaman açıkça ifade ettiğini de ekledi.
Sanatçı, siyasete olan mesafesini koruyarak, sadece inandığı değerler doğrultusunda hareket ettiğini ve bu duruşunu sürdürmeye devam edeceğini belirtti.
"Türkiye o kadar güçsüz olmasaydı; Atatürk bu kadar barışçı olmazdı"
Sanatçı Teoman, Türkiye'nin geçmişi ve bugünü üzerine yaptığı nostaljik bir değerlendirmede, ülkenin güçlü olmasına duyduğu özlemi dile getirdi. Eğitim ve teknoloji konularında, geçmişin daha iyi olduğu yönündeki değerlendirmelere katılan Teoman, 30 yıl önceki Türkiye'nin bile bugün özlem duyulacak bir yer haline gelmesinin sebeplerini sorguladı. Ancak bu durumun sadece Türkiye'ye özgü olmadığını, tüm dünyanın mevcut jenerasyondan şikayetçi olduğunu vurguladı.
Teoman, Türkiye'nin güçlü bir ülke olmasını istediğini belirterek, bu güç arzusunun askeri alanda da geçerli olduğunu söyledi. "Türkiye'nin Silahlı Kuvvetlerinin güçlü olmasını isterim," diyen Teoman, bunun reel politik bir gereklilik olduğunu ifade etti.
Atatürk'ün barışçıl politikalarının o dönemin Türkiye'sinin zayıf durumu nedeniyle şekillendiğini savunan Teoman, "Eğer Türkiye, Atatürk zamanında ekonomik, siyasi, askeri alanda bu kadar güçsüz olmasaydı, Mustafa Kemal Atatürk belki de 'Yurtta barış, cihanda barış' demezdi," dedi. Atatürk'ün pragmatik bir lider olduğunu ve İsmet İnönü'nün de bu yönünü takdir ettiğini belirten Teoman, "Söyleyeceğimi söyledim," diyerek bu konuyu noktaladı.
Teoman'ın bu açıklamaları, onun Türkiye'nin geleceği ve gücü üzerine düşüncelerini ortaya koyarken, aynı zamanda tarihsel liderlik ve politika üzerine cesur bir değerlendirme yapmasına da olanak sağladı.
"Taksimde Norveçli sarışın çocuk görseler 'harika' diyecekler; Suriyeli kara kuruları görünce mahvoluyorlar"
Teoman İstiklal Caddesi başta olmak üzere Beyoğlu'nun çok Arap kültürüne uygun bir tüketim alanı haline gelmesi konusunda şöyle konuştu:
"Orada Norveçli sarışın çocukları görseler "harika olmuş" diyeceklerdi. Suriyeli kara kuruları görünce mahvoluyorlar. Ben hepsini tanıyorum, tam öyle demeseler bile içlerinden geçeni biliyorum. Benim için "Her yer Arap da oldu" demek ırkçılıktır. Türkiye'ye aşırı göçten tabii ki rahatsızım. Yanlış ve plansız biçimde yapıldı bu işler, hâlâ devam ediyor. Ve bunun çaresi de yok artık. Uzun zaman geçti, o çocuklar artık burada büyüdüler. Onları geri göndermek biraz vicdansızlık olacak. Bir de bu bizdeki Suriyelilerden rahatsız olanların hepsi İngiltere'ye gitmek istiyor, İngiltere'nin Suriyelisi olmak için. Kendine hak gördüğünü başkasına görmüyor."