Aşırı sosyal medya kullanımı, uyku düzenini bozuyor

Sosyal medya platformlarının aşırı kullanımıyla cihazlardan yayılan ışıklar uykuyu düzenleyen hormonu olumsuz şekilde etkileyebiliyor. Uyku sorunları ise zincirleme problemlere sebep olabiliyor.

Günlük hayatı olumsuz etkileyen aşırı sosyal medya kullanımı çeşitli sorunları beraberinde getiriyor. Uzmanlar, uyku probleminin sağlık ve başka sorunlara sebep olduğunu belirterek, özenti ve kendini başkalarıyla kıyaslamadan kaçınılması gerektiğinin altını çizdi.


Sosyal medya platformlarının aşırı kullanımıyla cihazlardan yayılan ışıklar uykuyu düzenleyen hormonu olumsuz şekilde etkileyebiliyor. Uyku sorunları ise zincirleme problemlere sebep olabiliyor. Cihazlardan yayılan ışıkların, uyku düzenini sağlayan melatonin hormonunu olumsuz etkileyebildiğini ifade eden Medicana Sağlık Grubu Psikoloji Bölümü Uzmanı Psikolog B. Sümeyra Bilgiç, “Dolayısıyla kişiler daha geç vakitlerde uyuyor. Gözler olumsuz etkileniyor. Göz kızarıklıkları, göz kuruluğu oluşabiliyor ya da uyku sorunları ortaya çıkıyor. Bu da günlük hayatına, işine, aile ilişkilerine etki ediyor. Uyuyamayan insan dinlenemez.

Vücudu da dinlenemez, kendisi de zihinsel olarak dinlenemez. Dolayısıyla bu da biraz daha gerginliğe, daha çok strese sebep olabiliyor, kaygı gibi durumlar artabiliyor. Bunun yanında fiziksel bir takım diğer unsurlar da var. Çok fazla telefona bakan insanda boyunda, ellerde ağrılar ve elde titremeler başlayabiliyor. Kullanımlar arttığında sadece psikolojik olarak değil, fiziksel olarak da birçok farklı olumsuz etkisini görebiliyoruz” dedi.

“Kıyaslama, kendilerinde yetersizlik duygusuna sebep oluyor”


Sosyal medyada şu an gençlerin de yetişkinlerin de en çok etkilendiği durumlardan birisinin özenti olduğunu kaydeden Psikolog Bilgiç, “Özellikle fenomenler, kişiler orada kendi hayatlarını çok mükemmelmiş gibi ya da bir şeyleri başarmak, kazanmak çok daha kolaymış gibi gösterebiliyor. Hayatlarında hiçbir sorun olmadığını, bunları yansıtıyorlar daha çok. Ya da mükemmeliyetçi bir fiziki görünüm, bunlardan bahsedebiliyorlar. Dolayısıyla bu da gençleri, insanları etkiliyor ve bir kıyaslamaya girebiliyorlar. Bu kıyaslama da kendilerinde bir yetersizlik duygusuna sebep oluyor. Kendi hayatlarının neden bu kadar iyi gitmediğini düşünebiliyorlar. O hayatlara erişmek için neler yapabilirler sürekli bunların peşinde durarak aslında kendi hayatlarından tamamıyla uzaklaşıyor ve kendilerinden yabancılaşıyorlar. Bu da memnuniyetsizliğe sebep oluyor. Yani sürekli şikayet etmeye, depresif bir duruma gitmeye, kendi yapabileceklerinden uzaklaşmaya sebep oluyor. Buna da dikkat etmemiz lazım” şeklinde konuştu.

“Sosyal medya kullanımı yoğun olan gençlerde asosyalleşmeyi görüyoruz"


Çok fazla sosyal medyayla haşır neşir olmanın kişilerin gerçek hayattan uzaklaşmasına sebep olduğunu belirten Bilgiç, “Genç yaştan, hatta ortaokul dönemlerinden 40'lı yaşlara kadar olan kesimde artık ciddi bir sorun olduğu ortaya çıkmaya başlıyor. Yani nasıl? Çok fazla sosyal medyayla haşır neşir olmak kişilerin gerçek hayattan uzaklaşmasına sebep oluyor. Gerçek hayatta aldığı hazlardan, keyiflerden, sosyal ortamlardan uzaklaşarak aslında kişi sosyal medya ortamında bu hazları aramaya başlıyor. Çünkü daha kolay, elinin altında tek tıkla her yere ulaşabiliyor. Sosyal medya uygulamalarında istediği kişiyle arkadaş oluyor, istediği kişiyle konuşuyor ya da normalde yüz yüze kendini daha iyi ifade edemezken, sosyal medyada yazarak daha rahat ifade edebildiğini düşünüyor. Bu da biraz daha gerçek hayattan uzaklaşmaya, yalnızlaşmaya götürebiliyor. Özellikle sosyal medya kullanımı yoğun olan gençlerde gerçek arkadaşlardan uzaklaşmayı ve yalnızlaşmayı, asosyalleşmeyi görüyoruz. Bu da ne yapıyor? Biraz daha dıştan uzaklaştırdıktan sonra depresif, daha keyifsiz daha içe kapanık bir dünya oluşmasına sebep olabiliyor” ifadelerini kullandı.

“Hiçbir şekilde kendi hayatımızla bir başkasının hayatını karşılaştırmayalım”


Kendilerine başvuran kişilerde neler yapıldığından bahseden Bilgiç, “Aile çalışması çok önemli. Eğer kişi genç ise aileyle birlikte çalışmak, onların iletişimine sınır koyma becerilerini, kural koyma becerilerini arttırma üzerinde duruyoruz. Eğer çocukla gençle çalışıyorsak bunu doğru kullanım yönünde, azaltma yönünde neler yapabiliriz, doğru değerleri neler, hedefleri neler bu doğrultuda nasıl kullanabilir, bunlar üzerine çalışıyoruz. Ve tabii ki oradan alınan haz, gerçek hayatta alınan hazlardan daha yüksek olduğu için artık belli bir noktadan sonra bunu gerçek hayatta nasıl düzenleyebilir bunları çalışmış oluyoruz. Hiçbir şekilde kendi hayatımızla bir başkasının hayatını karşılaştırmayalım. Çünkü bunu yaparsak biraz daha durum bizim için zorlaşacak” diye konuştu.

Bakmadan Geçme