Bakandan BM etkinliğinde Gazze'de yaşananlara tepki
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, BM Cenevre Ofisi'nde gerçekleşen 'Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin Kabulünün 75'nci Yıl Dönümü Bağlamında Ailenin Korunması: Sözlerden Eyleme' başlıklı oturuma katıldı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 75’nci yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen etkinlikte İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki göstererek, “Bu katliama sessiz kalanlar tarih karşısında hesap verecektir. Başta Türkiye olmak üzere, insan haklarına saygı duyan, tüm vicdanlı milletler bu sürecin takipçisi olacaktır” dedi.
Bakan Göktaş, yaptığı konuşmada 20. yüzyılın ilk yarısında dünya savaşlarında büyük acılar yaşayan milletlerin bir araya gelerek barışı sağlayacaklarına ve koruyacaklarına dair söz verdiklerine dikkati çeken Göktaş, şunları söyledi:
“Öte yandan Filistin, tam 75 yıldır, işgal altında acı çekmeye devam ediyor. İsrail yönetimi, Filistin halkına uyguladığı soykırımla, insanların yaşam hakkını dünyanın gözü önünde açıkça ihlal ediyor. Dünya barışına öncülük edenler sessiz. Küresel siyaseti belirleyenler sessiz. Ekonomik gücü elinde tutanlar sessiz. Aslında her sessiz kalış, bir çocuğun daha yetim kalmasına, bir annenin feryadına, bir ailenin daha tarihten silinmesine açıkça destek oluyor. Bu katliama sessiz kalanlar tarih karşısında hesap verecektir. Başta Türkiye olmak üzere, insan haklarına saygı duyan, tüm vicdanlı milletler bu sürecin takipçisi olacaktır.”
AİLENİN EVRENSELLİĞİNE VURGU YAPTI
Son yüzyılda dünyadaki gelişmeler sonucu siyasi ve ekonomik yapıların değiştiğini ifade eden Göktaş, “Birçok toplum doğal afetler, kitlesel göçler, savaşlar ve ideolojik çalkantılarla sınandı. Bütün bu zorluklara rağmen insanlar, yeniden hayata tutunmanın yollarını aradılar. Eve dönmek, tek bir çatının altında, ailenin engin şefkatine sığınmak, yeniden doğuşun teminatı oldu” diye konuştu.
Ailenin her zaman insan hayatının merkezinde olduğunu belirten Göktaş, aileyi evrensel bir değer olarak nitelendirdi. Modern yaşamın sunduğu imkanların veya teknolojik gelişmelerin sağladığı kolaylıkların insanın aileye duyduğu ihtiyacı azaltmadığını aktaran Göktaş, “Toplumlar, ailelerinden kök salarak gelişmiş, bu durum, aileyi insanlar ve dünya toplumları için en son sığınak haline getirmiştir. Bu sebeple, bireyden topluma, geçmişten geleceğe, insanın güvendiği liman öncelikle ailedir. İnsanlık ve toplumlarımız adına sorumluluk alan bizler, ailenin kutsallığının korunması görevimizin ötesine geçmeli ve bunu yeni nesillere aktarmalıyız” ifadelerini kullandı.
Aile kavramının insan doğasından uzak ideolojilerin saldırgan tutumlarına maruz kaldığını belirten Göktaş, ‘WOKE kültürü’ veya ‘iptal kültürü’ gibi tehditlerin kimi zaman evrensel insan hakları kisvesi altında diğer kültür ve toplumlara dayatılmasının üzücü olduğunu bildirdi. Bir toplumun değerlerinin veya normlarının başka bir topluma dayatılmaması gerektiğini vurgulayan Göktaş, şöyle konuştu:
“Biz, her toplumun kendi yerel kültüründen kaynaklanan normlarının ve değerlerinin diğer toplumlardan nispeten farklı olduğuna inanıyoruz ve bu farklılıklara saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu problemler ve tehditlerle birlikte nüfus artış hızının yavaşlaması ve nüfusun yaşlanması gerek sosyolojik gerek demografik birtakım önlemler alınmasına yönelik sinyaller veriyor. Bu noktada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak biz, yaşlı ve engelli bakımını aile odaklı hizmetlerimiz ve sosyal yardımlarımızla destekliyor, aile birliğinin korunması ve bağlarının güçlendirilmesine öncelik veriyoruz. Ayrıca modernleşme süreciyle birlikte olumsuz etkileri artan bireyselleşmenin önüne geçmek adına, çocuk bakımını aile içinde destekliyoruz. Bununla birlikte, aile bağlarını güçlendirerek dünyayı saran dijital ağların insanı hayata katılmaktan alıkoyan etkisine karşı koyuyoruz. Aile yapısını tehdit eden tüm unsurlara karşı, kültürümüzün önemli bir parçası olan dinamik, üretken ve kapsamlı aile modelini yeniden inşa etmeyi amaçlıyoruz. Bu model ile hem aile değerlerini hem de toplumu ve gelecek nesilleri yeniden canlandıracağız.”