- Haberler
- Siyaset
- Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü bir kez daha yerine getirmiş olduk'
Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü bir kez daha yerine getirmiş olduk'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TİSK tarafından düzenlenen Ortak Paylaşım Forumu'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından düzenlenen “Ortak Paylaşım Forumu”na katıldı.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, asgari ücret zammı ve gündeme ilişkin konularda açıklamalarda bulundu.
Yeni asgari ücretin yüzde 49,9’luk artışla 17 bin 2 TL’ye yükseltildiğini anımsatan Erdoğan, "Yeni asgari ücretle çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü bir kez daha yerine getirmiş olduk. Biliyorsunuz 2022 yılında hem işverenimizin yükünü hafifletmek hem de işçimizin gelirini artırmak amacıyla asgari ücretten gelir ve damga vergilerini kaldırmıştır. Devlet olarak sigortalı başına verilen prim desteğini 500 liradan 700 liraya çıkartarak biz de elimizi taşın altına koyduğumuzu gösterdik" dedi.
TİSK’in 60 yılı aşan tarihi boyunca işverenlerin temsilcisi olarak önemli bir görev icra ettiğini belirten Erdoğan, asgari ücretin belirlenmesi sürecinde de sağ duyulu bir davranış sergilediğini belirtti.
TİSK'e üye işverenlere kayıtlı işyerlerinde yaklaşık 2 milyon kişinin çalıştığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Konfederasyonumuzun temsil ettiği çalışanlar ve işletmeler ülkemizin milli gelirine 200 milyar dolar, ihracatına 100 milyar dolar katkı sunuyor. Sizlerin şahsında TİSK üyelerinin her birini yatırım yaparak, istihdam sağlayarak, üreterek, ihraç ederek Türkiye'nin kalkınma mücadelesine destek olan işverenlerimizin tamamını canı gönülden tebrik ediyorum. Yine bu vesileyle yaklaşık 256 milyar dolara ulaşarak rekor kırdığımız 2023 yılı ihracatımıza katkı veren TİSK mensuplarına teşekkürlerimi borç biliyorum.
Çalışanlarımızı Ezdirmedik
Bölgemizde yaşanan sıcak çatışmalara, krizlere ve küresel ekonomideki artan belirsizliğe rağmen ihracatta kırdığımız bu tarihi rekoru çok kıymetli görüyoruz. Sizlerin de desteği ile Türkiye yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedefine emin adımlarla ilerliyor. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonumuzun asgari ücret müzakerelerinde de son derece yapıcı bir tavır sergiledi. Görüşmeler çalışmalarımızın ve işverenlerimizin ihtiyaçları çerçevesinde ülkemizin şartları dikkate alınarak rasyonel bir çerçevede yürütüldü. Yüzde 49 artışla 17 bin 2 lira olarak belirlenen 2024 yılı asgari ücretinin çalışanlarımızla birlikte tüm işverenlerimize de hayırlı olmasını diliyorum. Yeni asgari ücretle çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü bir kez daha yerine getirmiş olduk. Biliyorsunuz 2022 yılında hem işverenimizin yükünü hafifletmek hem de işçimizin gelirini artırmak amacıyla asgari ücretten gelir ve damga vergilerini kaldırmıştır. Devlet olarak sigortalı başına verilen prim desteğini 500 liradan 700 liraya çıkartarak biz de elimizi taşın altına koyduğumuzu gösterdik. Elbette aslolan pastayı büyütmektir. Bizim amacımız da zaten budur. Türkiye ekonomisi büyüdükçe ortaya çıkacak katma değerden işçisi, işvereni, emeklisi, memuru, çiftçisi, esnafıyla 85 milyonun tamamı istifade edecektir. Türkiye'nin hem küresel riskleri başarıyla yönetecek hem de hedefleri doğrultusunda ilerleyecek kapasiteye sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. İnşallah işçi-işveren ve kamu olarak hep beraber omuz omuza verecek ülkemizi güçlendirme mücadelemizi mutlaka zafere ulaştıracağız.
Ülkemize Zarar Verecek Hiçbir Anlayışı Kabul Etmeyeceğiz!
Artık 21 yılı geri bırakan iktidarlarımızın hiçbir döneminde sermaye ayrımcılığı, sermaye düşmanlığı yapmadık. Bugün bile acı ve utançla hatırlanan 28 Şubat dönemindeki sermayeyi renklere bölen anlayış başta olmak üzere ülkemiz ekonomisine zarar verecek hiçbir yaklaşımı kabul etmedik, etmeyeceğiz. Korkular ve hassasiyetler üzerinden yürütülen kampanyaların ülkemize hiçbir fayda sağlamadığını yine o dönemde beraberce tecrübe ettik. Biz milletimizin bünyesindeki hiçbir farklılığı ayrışma veya kamplaşma vesilesi olarak görmüyoruz. Tam tersine bu hakikatleri ülkemizin sosyal ve beşeri zenginliğinin nişaneleri olarak kabul ediyoruz. Türkiye'nin hangi kökenden, inançtan ve siyasi görüşten olursa olsun tüm vatandaşlarının katkısına ihtiyaç duyduğunu asla unutmuyoruz.
MİT Türkiye Düşmanlarına Ağır Darbe İndiriyor
Ancak son dönemde milli bekamızın teminatı olan kardeşliğimize yönelik saldırıların özellikle yoğunlaştırıldığına şahit oluyoruz. Çok açık ve net söylüyorum bu saldırıların en önemli sebepleri Türkiye'nin kendi hak ve menfaatlerini korumak hususundaki kararlılığı ile Filistin davasındaki dik ve tavizsiz duruşudur. Çoğu çocuk ve kadın 23 bin masumun katledildiği Gazze mezaliminde ülkemiz Filistinli mazlumlardan yana çok net tavır almış, hakkı ve hakikati korkusuzca savunmaktan çekinmemiştir. İsrail yönetiminin vahşet politikasına karşı tüm dünyada giderek artan tepkilerin gerisinde ülkemizin yürekli duruşunun da payı vardır.
Aynı şekilde Milli İstihbarat Teşkilatımız yurt içinde ve sınırlarımız ötesinde Türkiye düşmanlarına ve aparatlarına karşı çok ağır darbeler indiriyor. Silahlı kuvvetlerimiz ve emniyet birimlerimiz şer güçlerin maşalığını yapan terör örgütlerine adeta nefes aldırmıyor.
İç Kalemizi Çökertme Teşebbüslerine İzin Vermeyeceğiz
Tam bağımsız Türkiye ülkümüz sadece bir söylem olmaktan çıkıp Allah'a hamdolsun adım adım gerçeğe dönüşüyor. Eski Türkiye'ye alışık olanların bundan rahatsızlık duyması gayet tabiidir. Artık kullanım ömrü bitmiş küf kokan eski tartışmaları yeniden piyasaya sürme girişimleri asla masum değildir. Vatandaşlarımızı köken, inanç, hayat tarzı, kıyafet üzerinden ayrıştırmak isteyenlerin amacı en büyük gücümüz olan milli birlik ve beraberliğimizi dinamitlemektir. İç kalemizi çökertme teşebbüslerine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Milletimizin arasına nifak duvarları örülmesine seyirci kalmayacağız. Ne ülkemize, ne milletimize, ne demokrasimize, ne ekonomimize faydası olan 28 Şubat döneminden çok iyi hatırladığımız bu zehirli, bu toksik ve son derece tehlikeli tartışmaları süratle geride bırakmamız gerekiyor.
Her kim sırf siyasi çıkarları uğruna bu zehirli tartışmalara odun taşıyor, kutuplaşmayı körüklüyor, toplumun sinir uçları ile pervasızca oynuyorsa biliniz ki milletimizin iyiliğini kesinlikle istemiyor demektir. Yürüttüğümüz mücadelenin zorluğu ve bölgemizin durumu ortada iken bizim bu tür yapay tartışmalara, sahte ve sanal gündemlere harcayacak inanın tek bir saniyemiz dahi olamaz. Şayet Türkiye Yüzyılı'nı inşa edeceksek bunu işçisi, işvereni, emeklisi, esnafı, genci, yaşlısı, kadını, erkeği, Türkü, Kürdü, Arabı, Sünnisi, Lazı ve Alevisi ile hep birlikte yapacağız."