• Haberler
  • Siyaset
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye Türkiye'den Daha Büyüktür!

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye Türkiye'den Daha Büyüktür!

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Şu gerçeği Suriye başta olmak üzere, son dönemde bölgemizde yaşanan her hadise bizlere hatırlatmaktadır, Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde TÜBİTAK ve TÜBA Ödülleri Töreni'nde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde TÜBİTAK ve TÜBA Ödülleri Töreni'nde yaptığı konuşmada, bu yıl TÜBA ve TÜBİTAK bilim ödülleriyle 57 bilim insanına ödüllerini tevdi ettiklerini söyledi.

"25 genç bilim insanımıza bu ödüllerini takdim ediyoruz"
TÜBA TESEP kapsamında dördü telif eser ödülü, biri Halil İnalcık özel ödülü, biri Kemal Karpat özel ödülü ve biri jüri özel ödülü olmak üzere toplam 7 eserin ödüle layık görüldüğünü aktaran Erdoğan, "Böylece bugüne kadar 246 Türkçe bilimsel telif eserimize TÜBA TESEP ödülü vermiş oluyoruz. TÜBA üstün başarılı genç bilim insanı ödüllerimiz dünyada genç akademi oluşumunun ilk ve en özgün örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu yıl 20 farklı üniversitede bilimsel çalışmalar yürüten 25 genç bilim insanımıza bu ödüllerini takdim ediyoruz." dedi.

Böylelikle 2001'den bugüne kadar TÜBA GEBİP ödülü kazanan genç bilim insanı sayısının 669'a yükseleceği bilgisini paylaşan Erdoğan, şöyle devam etti:

"TÜBA Uluslararası Akademi Ödüllerini ise üç farklı kategoride, uluslararası düzeyde özgün, öncü ve çığır açan çalışmalarıyla temayüz etmiş 4 kıymetli bilim insanına veriyoruz. Bu 4 isimle birlikte bugüne kadar toplam 32 bilim öncüsüne TÜBA Uluslararası Akademi ödülleri tevdi edeceğiz. Bugüne kadar 947 bilim insanımız, uluslararası bilim diplomasisi alanında önemli bir boşluğu dolduran TÜBA ödüllerini kazanmış oluyor.

Yine bu sene 7’si bilim, 13’ü teşvik ve biri hizmet ödülü olmak üzere 15 farklı üniversiteden 21 bilim insanımıza da TÜBİTAK bilim ödüllerini takdim ediyoruz. TÜBA ve TÜBİTAK bilim ödüllerini kazanan akademisyenlerimizi, bilim insanlarımızı şahsım ve bilim aynı zamanda milletim adına canı gönülden tebrik ediyorum. Ödül sahibi hocalarımızın her birine, gelecekte yapacakları çalışmalarda şimdiden muvaffakiyetler diliyorum. Ödül komisyonu ve hakem heyetine de yıl boyunca harcadıkları yoğun emek ve yaptıkları değerlendirmeler için tebriklerimi sunuyorum."

"Bilim tarihi aynı zamanda yarım kalmış çalışmalar mezarlığıdır"
İbn-i Sina'nın "Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder" sözlerini  ve ecdadın "Marifet iltifata tabidir, iltifatsız mal zayidir." sözlerini hatırlatan Erdoğan, takdir görmeyen, taltif edilmeyen, teveccühe mazhar olmayan her bir çalışmanın, her ne kadar asli değerlerinden hiçbir şey kaybetmese de geniş kitlelere ulaşmak bakımından istenilen etkiyi oluşturamadığını vurguladı.

Erdoğan, "Gerek kişisel hayatımıza, gerekse toplumların serencamına baktığımızda teşvikin, taltifin özellikle işlerin dönüm noktalarına gelindiğinde yapılan cesaretlendirmenin ne kadar kıymetli olduğunu görüyoruz. Çığır açma potansiyeli olan birçok proje ve fikir vaktinde destek bulmadığı için akamete uğramış, tarihin tozlu raflarına havale edilmiştir. Bu açıdan bilim tarihi aynı zamanda yarım kalmış, akim kalmış çalışmalar mezarlığıdır." ifadelerini kullandı.

"Bilim insanlarımız hak ettikleri desteği, ilgiyi ve takdiri bulamadı"
Türkiye'de bilim ve teknolojinin uzun yıllar merak ve iştiyak sahibi, idealist bir avuç insanın kendi imkanlarıyla sınırlı bir uğraş alanı olarak görüldüğünü aktaran Erdoğan, şunları söyledi:

"Bilim insanlarımız hak ettikleri desteği, ilgiyi ve takdiri bulamadı. Burada şu hususu da vurgulamak durumundayım. Bilimsel birikim açısından dünyada istisnai bir konumda olsak da bunun kurumsallaşması noktasında da o derece geç kalmış bir ülkeyiz. Akademik üretkenlikte bugün bizden ileride olan toplumların çoğu devletin desteğini almış, kurumsallaşmış ve temel bilim dallarını aynı çatı altında toplamış bilim akademilerini bizden çok önce hayata geçirmişlerdir. Örneğin Avrupa’da bilim akademilerinin önemli bir kısmı 17. yüzyılda kurulmuştur."

Bilimler akademisi kurulmadan evvel çeşitli alanlarda çalışmalar yapan bilim adamlarının olduğunu belirten Erdoğan, "Hatta 18. yüzyıla kadar Avrupa uygarlığını etkileyen, yönlendiren ve besleyen doğu medeniyeti Türk-İslam dünyasında yetişen bilim adamları, düşünce adamları olmuştu. Fakat yeni dönemin ruhunu doğru okuyamama sonucu sürecin devam ettirilememesi gerilemeyi de beraberinde getirdi." dedi.

"İHA ve SİHA’ların her başarısında zaten sinir nöbeti geçirdiler"
Bunlara Türkiye içinden yapılan sabotajların da eklenmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Savunma sanayimizin sembolü olan bilim ve teknoloji hamlelerimizin daha emekleme aşamasındayken nasıl boğulduğu hepimizin malumudur. Aslında bu zihniyet bizim dönemimizde de sık sık karşımıza çıkmıştır. Türkiye'nin ilk elektrikli otomobil markası Togg projemizden KAAN'a, insansız hava araçlarımıza yönelik linç kampanyalarımızdan ilk insanlı uzay misyonumuza kadar her alanda bu zihniyetle karşılaştık. Togg'a "fabrikası yok" dediler. Kaan’ı kalorifer peteğine benzettiler. Türk astronot ve bilim misyonunu turistik gezi diyerek küçümsediler. İHA ve SİHA’ların her başarısında zaten sinir nöbeti geçirdiler. Başarıyı takdir etmek, desteklemek, milletin sevincini paylaşmak yerine bir kulp takarak engellemeye çalıştılar."

"Çok daha yüksek kapasiteli kuantum bilgisayarlarına giden yolu da açacağız"
Aynısına geçtiğimiz ay tanıtımı yapılan Türkiye'nin ilk kuantum bilgisayarının açılışında bir kez daha şahitlik ettiklerine dikkati çeken Erdoğan, "Oysa süper bilgisayarların bile yıllarca uğraştığı karmaşık problemleri yalnızca birkaç dakikada çözebilen kuantum bilgisayarlar sadece 15 ülkede bulunuyor. Biz kuantum bilgisayar teknolojisinde attığımız bu kritik adımla Türkiye’yi küresel rekabette çok stratejik bir noktaya taşımayı hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde kuracağımız süper iletken çip üretim evi ile çok daha yüksek kapasiteli kuantum bilgisayarlarına giden yolu da açacağız." dedi.

Göreve geldiklerinden beri ilk etapta zihinlere vurulan prangaları kırmaya çalıştıklarını aktaran Erdoğan, "Yapamayız, başaramayız, bizden bir şey olmaz algısının yerine yapabiliriz, başarabiliriz özgüvenini yerleştirmeye çalıştık. Bizim harcımız değil, daha çok ekmek yememiz lazım şeklindeki umutsuzluk aşılayan sözleri lügatimizden çıkardık. Zor da olsa ciddi zaman da alsa on yıllardır milletimize empoze edilen öğrenilmiş çaresizlikleri ortadan kaldırmayı başardık. Türkiye kimsenin müstemlekesi olmadığı gibi yan sanayi fikirlerin ikinci el düşüncelerin üretildiği bir ülke de değildir." ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

"Kendi hikayemizi yazmanın mücadelesini veriyoruz"
Özgür olmak için, özgün olmak, orijinal fikirler ve projeler geliştirmek mecburiyetindeyiz. Kendi rotamızı çizmeye yalnızca siyaset ve diplomaside değil, bilim ve teknoloji alanında da ihtiyacımız var. Siyasette, dış politikada, savunmada, nasıl bize dayatılan kalıplara bağlı kalmıyor, bize biçilen rollerin ötesine geçiyorsak, milli teknoloji hamlemizle bilim ve teknolojide kendi hikayemizi yazmanın mücadelesini veriyoruz.

Teknolojide, bilimde, sanatta, düşüncede, başkalarına muhtaç bir ülke olmaktan çıkıp kendi imkanlarımızı, kendi kaynaklarımızı, kendi potansiyellerimizi en üst seviyede harekete geçirmek istiyoruz. Allah'ın izniyle her alanda bağımsız Türkiye vizyonumuzu mümkün olan en kısa sürede gerçeğe dönüştüreceğiz. Son 22 yılda bunun altyapısını hem de çok güçlü biçimde oluşturduk. Evvel emirde insan kaynağı ve altyapı eksikliklerimizi gidermek için çalıştık.

"Üniversitelerimizin sayısını 76'dan 208'e yükselttik"
Bilimsel çalışmaların merkezleri olan üniversitelerimizin sayısını 76'dan 208'e yükselttik.

Sadece belli şehirlerde değil tüm coğrafi bölgelerimizde güçlü, dinamik, üretken bir araştırma, geliştirme ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik. Sıfırdan aldığımız araştırma geliştirme merkezi sayımızı 1329'a, yine sıfır olan tasarım merkezi sayımızı 331'e çıkardık. Teknopark sayımız 2'den 104'e yükseldi. Teknolojiye yönelik farkındalığı artırmak amacıyla ülkemizin her ilinde toplam 130 dene yap teknoloji atölyesi kurduk.

"Öğrencilerimizin ufuklarını açtık"
İlk ve orta öğrenim müfredatlarına bilgi teknolojilerine ilişkin dersler koyarak bu alanda öğrencilerimizin ufuklarını açtık. Teknoparklarımızda üniversite sanayi işbirliği ile 11 bin 158 firma ve 116 bin 321 personel ortak üretim yapıyor. Toplam 61 bin 500 projeyi tamamladık. 15 bin 955 projemiz devam ediyor. TÜBİTAK akademik araştırma geliştirme programlarıyla 32 bin 940 projeye toplam 128 milyar lira tutarında destek sağladık.

Bilim insanı destekleri kapsamında 381 bin 730 bilim insanına 35 milyar liralık destek verdik. Özel sektöre yönelik yürütülen destek programları kapsamında ise 26 bin 447 projeyi 109 milyar lira kaynakla destekledik. Şurası da son derece önemli, Teknofest yarışmalarıyla gençlerimizi büyük bir heyecanla icat peşinde koşmaya teşvik ediyoruz. Bu sene 9'uncusu düzenlenen Teknofest'te 50 farklı kategoride 790 binden fazla takım başvurdu.

"Sabun köpüğü gibi gelip geçen mevzi başarılarla yetinmek istemiyoruz"
Gençlerimize, bilim insanlarımıza, imkan tanındığı daha doğrusu önlerine engel konulmadığı takdirde nereleri ve neleri başarabileceğini ve başarabildiklerini çok iyi görüyoruz. Düzenlediğimiz araştırma projesi yarışmaları, ulusal ve uluslararası bilim olimpiyatları ile çocuklarımızı bilim insanı olma ve girişimcilik konusunda geleceğe hazırlıyoruz. Görüldüğü üzere çağın gerisinde kalan değil çağa liderlik eden bir büyük ve güçlü Türkiye hedefine emin adımlarla ilerliyoruz.

Sabun köpüğü gibi gelip geçen mevzi başarılarla yetinmek istemiyoruz. Ülke ve millet olarak yere sağlam basıyor, adımları sağlam atıyoruz, planlarımızı orta ve uzun vadeli yapıyoruz. 2002'ye göre bugün çok iyi bir konumdayız. İnşallah gelecekte çok daha iyi seviyelerde olacağız. Sadece kendimiz için değil umudunu bize bağlamış olanlar için de bunu başaracağız.

Şu gerçeği, Suriye başta olmak üzere son dönemde bölgemizde yaşanan her hadise bizlere hatırlatmaktadır. Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür.

"Türkiye ve Türk milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz"
Millet olarak ufkumuzu 780 bin km2 ile sınırlandıramayız. İnsan nasıl kaderinden kaçarak kurtulamazsa, Türkiye ve Türk milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz. Tarihin millet olarak bize yüklediği misyonu görmek, kabul etmek ve buna göre davranmak mecburiyetindeyiz. Kendi ülkelerine başkalarının gözünden bakanlar bunu fark edemeyebilir. Burunların dibini dahi görmekten aciz olanlar bunu anlamayabilir. Türkiye'nin Libya'da, Suriye'de, Somali'de ne işi var diye soranlar, bu vizyonu ve misyonu idrak edemeyebilir. Türkiye'nin son 22 yılda nasıl büyük bir değişim geçirdiğini bilmeyenler olayların seyrini kavramakta zorlanabilir. Ama biz bunu görüyoruz, süreçleri okuyoruz, çağrılara kulak tıkamıyoruz. Türkiye'nin başarılarına sevinemeyenleri, kendi haset dolu dünyalarında, vehimleriyle, korkularıyla, komplo teorileriyle, safsata ve hezeyanlarıyla baş başa bırakıyoruz. Biz onlarla vakit kaybetmeyeceğiz. Biz hep olduğu gibi önümüze bakacağız, hedeflerimize odaklanacağız. Bu kutlu yolculukta sizlerin de üzerinize düşen her türlü sorumluluğu en güzel şekilde yerine getireceğinize inanıyorum.

"2053 ve 2071 vizyonumuzun da mimarları sizler olacaksınız"
Şunu lütfen unutmayınız. Sizler uzmanlık alanlarınızda icra ettiğiniz bilim faaliyetlerle, verdiğiniz eserlerle, yaptığınız yeni araştırmalarla yalnızca akademi camiasına değil, ülkemize ve dünyaya da önemli değerler, yeni ufuklar kazandırıyorsunuz. Öyle inanıyorum ki bu çalışmalara her gün bir yenisini ekleyerek sizi rehber kabul eden gençlerimizi teşvik edip destekleyerek ülkemize ve insanlığa daha esaslı katkılar yaparak 2053 ve 2071 vizyonumuzun da mimarları sizler olacaksınız. Rabbim hepinizin yar ve yardımcısı olsun diyorum.

Ortaya koyduğunuz eserlerin, Türkiye 100 yılı vizyonuyla birlikte yeni ve daha güçlü çalışmalara giden yolu açmasını Rabbimden niyaz ediyorum."

MUHABİR

Bakmadan Geçme