• Haberler
  • Siyaset
  • Ekrem İmamoğlu'nun Avukatları Basın Toplantısı Düzenledi

Ekrem İmamoğlu'nun Avukatları Basın Toplantısı Düzenledi

Hakkında ''resmi belgede sahtecilik' suçlamasıyla soruşturma başlatılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatları, basın toplantısı düzenledi. İddialara belgelerle yanıt verildi.

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasıyla ilgili iddialara yanıt vermek üzere avukatı Mehmet Pehlivanlı ve Profesör Doktor Adem Sözüer’in katıldığı bir basın toplantısı düzenlendi. Profesör Doktor Adem Sözüer ve avukatı Mehmet Pehlivan bir açıklama yaptı. Basın toplantısına Profesör Doktor Adem Sözer başladı.

Prof. Dr. Adem Sözüer, ''Bir kere daha anladık ki ilan verildiği tarihte ilana bakıyor Ekrem İmamoğlu ve o ilan da belirtilen belgeleri üniversiteye veriyor. Üniversitenin ilgili komisyonu ve yönetim kurulunda 'evet bu belgeler gerçektir' diyor. Belgelerinde gerçekliği konusunda bir tartışma yok. Nitekim bu araştırma raporu da onu söylüyor. Dolayısıyla Ekrem İmamoğlu'nun hileli veya hukuka aykırı bir davranışı yok. Cumhuriyet Başsavcılığı, Ekrem İmamoğlu'nu ifadeye davet ediyor. Fakat niye davet ettiği yazılmıyor. Demek ki onlar da pek karar verememiş. 'Burada suç var mı yok mu' diye. Ama bir suç tespit edilemediği için olacak anlaşılan yine de çağıralım demişler. Bakın böyle hukuka uygun işlemler yapan birisine yaptığı işlemleri sorgulama yeri değildir savcılıklar” dedi.

Sözüer şunları söyledi:

"34 yıl geçmiş böyle bir soru gündeme getirildiğinde ne yapılır"
"Bugün burada nerede neden bulunuyorum? Benden ve başka arkadaşlarımdan bir bilimsel mütalaa istendi. Bu bilimsel mütalaanın iki yönü var. Biri ceza hukuku yönü, biri de idare hukuku yönü. Bildiğiniz gibi ben ceza hukuku yönüyle ilgileniyorum. Fakat ceza hukuku deyince aslında bugün basında da her gün konuşulan bu raporu ben de okuyunca şaşırdım. Çünkü Ekrem İmamoğlu'nun ceza hukuku sorumluluğuyla ilgili hiçbir şeyi yok o yüzden ben de düşünüyorum ne mütalaa yazacağız diye. Belki bugün sizin sorularınız olursa hani hiçbir hukuka aykırı davranışı olmayan bir insanla ilgili nasıl oluyor da bir soruşturma açılıyor? Sizin sorularınız olursa cevap vereceğim. Tabii ki konu ceza hukukunu ilgilendiriyor ama idari hukukunu da ilgilendiriyor. Bir de uygulamacıları var. Şimdi ben hem hukuki boyutunu tabii ki bir önemli ölçüde Ceza Hukukuna gayet iyi, hakimim. Fakat bir de uygulama yönü var. Bu konuda da dün Profesör Doktor İzzet Özgenç'le konuştuk. Biliyorsunuz biz onunla birlikte komisyonlarda da bulunduk. O da uzun yıllar YÖK Başkan Vekilliği yaptı. Hatta birlikte Kıbrıs'taki bazı üniversiteleri denetlemek üzere de gittik. Rektörlerimizle konuştum uygulamacı olanlarla, dekanlarımızla konuştum. Dolayısıyla hani konunun uygulama yönünü de bilgilerimizi tazeleyerek geldik. Ben de her yatay geçişte bir komisyon olur. O komisyonlarda görev yaptım. Fakülte yönetim kurulları kararı verilen orada da görev yaptım. Ayrıca da İstanbul Üniversitesi'nde çok uzun yıllar soruşturma komisyonu başkanlığı da yaptım. O yüzden konunun uygulamasının da içindeyim. Ben bu konu gündeme taşınınca hep şunu sordum. 1990 yılında aradan 34 yıl geçmiş böyle bir soru gündeme getirildiğinde ne yapılır? Hemen o zamanki yönetmeliğe bakılır. O yönetmeliğe göre işler doğru mu yapılmış? Yapılmamış mı ona bakarım. Peki burada nedense soruşturulan Ekrem İmamoğlu, o yönetmeliğe bakıp acaba Ekrem İmamoğlu bu yönetmeliğe aykırı bir iş mi yapmış mı diye ona bakarız.  

"Yine burada bir olmayan kanun uygulamasıyla mı karşı karşıyayız"
Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti'nden Türkiye'ye geçiş yapıyor. Orada İngilizce işletme okuyor. Buradaki İngilizce işletme bölümüne geçiyor burada bir sorun yok. O zamanki mevzuata göre çalışkan öğrenciler için bu imkan var. Hani bir ÖSS puanına da gerek yok o da tamam. Ve 1990 yılında ne YÖK’ün ne başka bir kurumun hani biz bunu üniversite olarak görmüyoruz diye bir yazısı da yok. Zaten buna aslında biz komisyondayken bakardık. Bu bir üniversite mi? Programıma aynımı derdik ona göre o komisyonlar karar verirdi orada da bir sorun yok. Ekrem İmamoğlu başvururken not ortalamasını veriyor. Bu belgede bir sorun var mı? Ben baktım orada da sorun yok. Biraz daha sonra Sayın Mehmet Bey ben bunlara ayrıntıları değinecek. Orada da bir sorun yok, başvuruda da sorun yok, koşullarda da sorun yok. İlan olmuş, başvurmuş. Daha sonra fakülteye başlamış derslere devam etmiş. Sınavları başarıyla geçmiş, diplomasını almış, yüksek lisansını almış.  O zaman bu nasıl oluyor da Ekrem İmamoğlu bakımından bir ceza soruşturması, savcılık soruşturması haline geliyor. Ben de bu rapora baktım. Bu raporda da diyor ki, evet Ekrem İmamoğlu koşulları sağlanmış, başvurusunda başvuru yok. O halde Ekrem İmamoğlu'nun soruşturulacak ceza hukuku meselesi yapılacak, ceza hukuku sorununu doğuracak hiçbir durum yok ki bu savcılık meselesi yapılıyor. O yüzden ben de sordum hani İzzet'te de sabah konuştuk. Ya da burada Ceza hukuku meselesi olmadığı halde ne mütalaa yazacağız? Olan kanunlara baktığımızda bir sorun yok. Ama son zamanlarda hep olmayan kanunlar uygulanıyor. Yine burada bir olmayan kanun uygulamasıyla mı karşı karşıyayız? O yüzden bakalım belgeler ne diyor? Orada da sevgili avukatı Mehmet Pehlivan konuyu gayet iyi araştırdı belgeler de onda. O da göstersin hep birlikte bakalım. Daha sonra soru ve cevaplarınızda ilerleyelim."

Profesör Doktor Adem Sözer’den sonra İmamoğlu’nun Avukatı Mehmet Pehlivanlı söz aldı. Pehlivan, şunları söyledi:

''Bu yatay geçişten faydalanmak istiyor ve müracaatını yapıyor''
''İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diploması ile ilgili tartışmalar ve manipülatif haberler aslında bugünün konusu değil. Yani yeni değil. Bu konu ilk olarak 31 Mart 2019’daki seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmasıyla başlıyor. Bugün yeni bir tartışma gibi ısıtılıp, ısrarla kamuoyu gündemine sokulan bu konu, siyasi saiklerle YÖK’ün de devreye sokulduğunu düşündüğümüz bir duruma evrilmiştir.


Sayın İmamoğlu’nun yüksek öğretim sürecindeki tüm işlemlerinin yasalara uygun olduğunu gösteren süreci resmi evraklarla size anlatacağız. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 5 Eylül 1988’de Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’ne giriyor. Sayın İmamoğlu bu üniversitede 1 yıl hazırlık 1 yıl da İngilizce İşletme Bölümünün 1. Sınıfını okuyor. Şimdi, Sayın Ekrem İmamoğlu ne oldu da Girne’den İstanbul Üniversitesi’ne geçiş yaptı. Kimilerinin iddia ettiği gibi bu kişiye özel yani torpilli bir geçiş miydi? Bu sorunun gerçek yanıtı çok aleni. Sayın İmamoğlu’na burada yapılan özel bir uygulama yok. Aksine, isteyen ve şartları taşıyan herkes geçiş yapabilsin diye İstanbul Üniversitesi 30 Temmuz 1990’da Milliyet Gazetesi’ne ilan veriyor. İlanda şöyle diyor: “Yüksek Öğretim Kurumları Arasında Ön Lisans Ve Lisans Düzeyinde Yatay Geçiş Esaslarına İlişkin Yönetmelik hükümleri uyarınca üniversitemiz eğitim programlarına 1990-1991 eğitim öğretim yılında yatay geçiş yoluyla kabul edilecek öğrencilerde aranılacak nitelikler, gerekli belgeler, son başvuru tarihi ve kontenjanlar aşağıda gösterilmiştir.” Bu ilanda İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi de bulunuyor. Bu ilanı gören Sayın Ekrem İmamoğlu; ailesi ve iş hayatı İstanbul’da olduğu için bu yatay geçişten faydalanmak istiyor ve müracaatını yapıyor.

''Üniversite bu kriterleri tutturamayanlara torpil yapamaz''
Şimdi bundan sonra bakmamız gereken; Sayın İmamoğlu’nun eğitim başarısı ve durumunun üniversitenin ilanda verdiği kriterleri karşılayıp karşılamadığıdır? Birinci kriter; başvurunun 14 Eylül 1990 tarihine kadar yapılması. Şu an ekranda gördüğünüz resmi evrak Sayın İmamoğlu’nun başvuru evrakı. Görüldüğü üzere başvuru tarihi 29 Ağustos 1990. Yani ilk kriter tutuyor. İkinci kriter; öğrencinin okuduğu ve ayrılacağı kurumdaki bütün sınavlarını başarmış olması. Gördüğünüz bu 6 sayfalık transkriptte Sayın İmamoğlu’nun tüm derslerinden geçtiği belirtiliyor. Yani üniversitenin aradığı 2'inci kriter de tamamlanmış. Üçüncü kriter de not ortalaması durumu. Not ortalamasının en az 60 olması gerekiyor. Şu an ekranda gördüğünüz evrakta yazdığı gibi; Ekrem İmamoğlu 1988 Güz döneminde girip, 1990 yılı yaz döneminde ayrıldığı okulundaki not ortalaması 4 üzerinden 2,5. Yani Türkiye sisteminde 100 üzerinden 62,5 not ortalamasına sahiptir. Bu önemli çünkü bazı gazeteciler ısrarla yatay geçiş şartlarında İmamoğlu’nun 60 puanlık barajı tutturamadığını 59 puanda kaldığını iddia etmiştir. Bu resmi evrakta da görüldüğü üzere Sayın İmamoğlu’nun yatay geçiş sırasında not ortalaması 62,5'tur. Yani başvuru için yasal mevzuatta gerekli her kriter yerine getirilmiş durumda. Peki İstanbul Üniversitesi bu kriterleri kendi kendine mi belirliyor? Hayır! Bu kriterleri, 1982 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Arasında Ön Lisans Ve Lisans Yatay Geçiş Esaslarına Dair Yönetmelik belirlemiş. Yani bu kriterler tüm üniversitelere geçişte aynı.

MUHABİR HABER MERKEZİ

Bakmadan Geçme