Eleştirilerin Odağındaki Ali Erbaş'tan Birlik Çağrısı
Kullandığı lüks makam aracı ile gündeme gelen ve eleştirilerin odağında bulunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, birlik ve beraberlik çağrısında bulundu.
Kamuda kemer sıkma politikalarının uygulandığı bir dönemde lüks makam aracı ile gündemden düşmeyen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, katıldıüı zirvede Müslümanların güçlerini birleştirmesi gerektiği çağrısında bulundu.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İstanbul’da düzenlenen “Dünya İslam Bilginleri İstişare Zirvesi”ne katıldı.
Çok sayıda Müslüman ülkeden din adamını bir araya getiren zirvenin açılış oturumunda konuşan Erbaş, İslam medeniyetinin bin yıl boyunca bütün bilim dallarında dünyayı aydınlattığını belirterek, bugün Müslümanların bu büyük mirası hakkıyla sahiplenemediğini dile getirdi.
TERÖR ÖRGÜTLERİNİN HEDEFİNDE GENÇLER VAR
Günümüzde algıların gerçeğe galip geldiğini ve popüler kültürün psikolojik baskısına en fazla da gençlerin maruz kaldığına işaret eden Erbaş, “Bir yanda tüketim sektörü ve gösteriş tutkusu, diğer tarafta tefrika ve anarşi üreten terör örgütleri, hedef olarak gençleri seçmektedir. Zararlı alışkanlıklar, bağımlılıklar, batıl akımlar, sapkın yönelişler, dijital ortamların olumsuz etkileri ve bilhassa gençlerin yalnızlığını ve çaresizliğini istismar eden illegal yapıların faaliyetleri, yaşanan krizleri içinden çıkılamaz hale getirmektedir” ifadelerini kullandı.
İSRAİL TÜM İNSANLIĞIN HUZURUNU TEHDİT EDİYOR
Filistin’de yaşanan katliama ilişkin de konuşan Erbaş, “Vicdanı, ahlakı, hukuku ve insanlığı hiçe sayan gözü dönmüş azgın bir topluluk, Filistin’de tam bir vahşet uyguluyor. Gasp edilmiş topraklar üzerinde emperyalist emellerle kurulan, sömürgeciler tarafından şartız desteklenen ve 75 yıldır tam anlamıyla ifsat aracı olarak varlık gösteren bir terör devleti, bugün tüm insanlığın huzurunu tehdit ediyor.
Gelinen noktada siyonizmin insanlık için nasıl bir musibete dönüştüğünü hep birlikte görüyoruz. Bu akıl almaz vahşet karşısında, dünyanın birçok yerinde gerçekleştirilen Filistin’e destek yürüyüşleri, ümitsizliğe kapılmamak gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır. Farklı din mensuplarından üniversite öğrencilerine, akademi dünyasından, sanat ve siyaset çevrelerine kadar milyonlarca insanın Gazze’deki soykırıma duyarsız kalmadığını görmek memnuniyet vericidir.
Siyonistlerin barbarlığı karşısındaki bu asil ve onurlu duruşlarından dolayı başta gençler olmak üzere, vicdanının sesine kulak veren herkese teşekkür ediyorum. Bizler, bu duyarlılığı artırma yönünde daha fazla çaba sarf etmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Bugün mazlum coğrafyalarda yaşanılan sıkıntıların temelinde, Müslümanların çok ciddi hatalarının ve ihmallerinin olduğunu dile getiren Erbaş, bu sıkıntılar karşısında Müslümanların birlik gösteremediğini ifade etti.
BİRLEŞMEK LAZIM! BAŞKA ÇARE YOK
Müslümanların kendi sorunlarını çözebilecek potansiyele fazlasıyla sahip olduğuna dikkati çeken Erbaş, “Gerek ilim ve medeniyet birikimimiz, gerek yer altı ve yer üstü doğal kaynaklarımız, gerekse genç ve dinamik nüfusumuz, bu anlamda bizi ayrıcalıklı kılan önemli zenginliklerimizdir.
Bu zenginlikten hakkıyla istifade edebilmek için öncelikle İslam dünyasında ortak bir bilincin ve ortak bir iradenin geliştirilmesi gerekmektedir. Müslümanlar olarak yarınlara umutla bakabilmemizin yolu, birlik, beraberliğimizi güçlendirmekten, her alanda ortak akıl, yaklaşım ve söylem geliştirmekten ve uygulanan çifte standarda, haksızlığa, zulme, işgale karşı yekvücut bir şekilde karşı koymaktan geçmektedir.
Güçlü küresel yapıların belirleyici olduğu bir dünyada, söz sahibi olabilmeleri için Müslümanların siyasal, kültürel ve finansal alanlarda güçlerini ve imkanlarını birleştirmekten başka bir seçeneği yoktur.”
UYANIŞIN ÖNCÜLÜĞÜNÜ ALİMLER YAPMALI
İslam dünyasının eğitim, aile, gençlik, çevre, gıda, ekonomi, teknoloji gibi konularda ve bütün alanlarda işbirliğini en güçlü hale getirmek zorunda olduğunu ifade eden Erbaş, “Bu noktada İslam ulemasına büyük görevler düşmektedir. Müslümanların uyanışına elbette alimlerimiz öncülük edecektir. Bölgemizde, İslam coğrafyasında ve dünyanın her köşesinde dökülen kanların, yitirilen canların, uygulanan zulümlerin, yaşanan mağduriyetlerin son bulması buna bağlıdır. Müslümanların ümmet bilincini diri tutması gerekiyor.
Kardeşliğimizi her türlü söylem ve eylemimize yansıtmanın gayreti içinde olmalıyız. Aramızdaki ortak zemini güçlendirecek çalışmalara hız vermeliyiz. Her türlü zulüm ve haksızlık karşısında müşterek bir hareket kabiliyeti geliştirmeli, İslam’ın ve Müslümanların imajını zedeleyen, inancımıza ve değerlerimize saldıranlara karşı dayanışma içinde olmalıyız. Daha planlı, programlı ve yaptırım gücü barındıran çalışmalarla, ortak sorunlarımızı kalıcı bir çözüme kavuşturmalıyız” ifadelerini kullandı.