• Haberler
  • Siyaset
  • Erdoğan'dan CHP ve Özgür Özel'e Zehir Zemberek Açıklamalar!

Erdoğan'dan CHP ve Özgür Özel'e Zehir Zemberek Açıklamalar!

Dün MHP Lideri Devlet Bahçeli, düzenlediği basın toplantısında CHP'ye ve genel başkan Özgür Özel'e çok sert açıklamalarda bulunurken bugün de Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan CHP ve Özel'i hedef aldı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu.

Erdoğan'ın hedefince Cumhur İttifakı ortağı Devlet Bahçeli'nin olduğu gibi CHP ve Özgür Özel vardı. Erdoğan, Özel'e özellikle ekonomi ve emekliler üzerinden yüklendi.

"Emeklilere faydanız dokunsun istiyorsanız talimat verin, belediyeleriniz Sosyal Güvenlik Kurumuna olan birikmiş borçlarını ödesin. Vals ve dans gösterisi düzenlemeyi belediyecilik zannediyorlar. Beceriksizlik, ideolojik bağnazlık bunların paçalarından akıyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

Sözlerimin hemen başında bugün vefatının 29'uncu yıl dönümü olan Batı Trakya Türkleri'nin efsanevi lideri merhum Doktor Sadık Ahmet'i bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Doktor Sadık Ahmet, inandığı değerleri savunmaktan, bu uğurda bedel ödemekten çekinmeyen ismiyle müsemma bir dava adamıydı. Batı Trakya Türk azınlığın bugün sahip olduğu kazanımlarda merhum Sadık Ahmet'in yürüttüğü mücadelenin çok büyük payı vardır. Kendisini bir kez daha rahmetle anıyor, ailesine ve yol arkadaşlarına sabır diliyor, Türkiye olarak tüm imkanlarımızla Batı Trakya'daki kardeşlerimizin yanlarında olacağımızı burada tekrar vurgulamak istiyorum.

Yunanistan'la gelişen diyaloğumuzdan Batı Trakya Türk azınlığın hak ve hukukunun korunması noktasında da istifade ediyoruz. Yunan makamlarıyla görüşmelerimizde Batı Trakya'daki soydaşlarımızın sorunları gündemimizin ilk sırasında yer alıyor. Özellikle din ve ibadet hürriyetiyle eğitim haklarına dair meseleler sürekli takibimizdedir. Yunanistan tarafından atılan bütün adımları takip ediyor, ihtiyaç halinde gerekli müdahalelerde bulunuyoruz. İnşallah bundan sonra da Batı Trakya Türk azınlığa kol kanat germeye devam edeceğiz. 

Aynı durum Kıbrıs Türk halkının gasp edilen hakları için de geçerlidir. Kıbrıs Türk halkı 1960'lardan beri neredeyse üç çeyrek asırdır haksızlığa, hukuksuzluğa ve ayrımcılığa maruz kalıyor. 1963 ile 1974 yılları arasında yaşanan katliamları birçoğumuz daha dün gibi hatırlıyoruz. Yakılan köyleri, öldürülen çocukları adanın sadece yüzde 3'lük bölümüne sıkıştırılmak istenen Kıbrıslı kardeşlerimizin dramlarını asla unutamayız. Tüm bu zulümler işlenirken batılı kurum ve kuruluşlar hiçbir şey yapmadı. Bugün Gazze Soykırımı'nı seyrettikleri gibi Kıbrıs Türk halkına yönelik etnik temizlik teşebbüslerini de uzaktan izlediler.

KIBRIS TÜRK HALKINA UZANAN KİRLİ ELLERİ TÜRKİYE KIRMIŞTIR

20 Temmuz 1974 Barış Harekatı'yla Türkiye, Kıbrıs Türk halkının varlığına uzanan kirli ve kanlı elleri kırmıştır. 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanıyla Barış Harekatı taçlandırılmıştır. Ancak Kıbrıs Türkü'nün bağımsızlık iradesini kırmaya yönelik politikalar o günden bu yana artarak devam etti. Son olarak 2004 yılında Annan Planı'na evet diyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti cezalandırılırken plana hayır diyen Rum kesimi Avrupa Birliği'ne tam üye yapılarak ödüllendirildi. Daha sonra oturulan müzakere masalarından ne yazık ki hiçbir sonuç çıkmadı. Eski yöntemlerle bir yere varılamayacağını artık görmüş durumdayız. Federalizme dayalı tekliflere bizim de Kıbrıs Türkü'nün de karnı tok. Anavatan ve garantör ülke olarak duruşumuzu Barış Harekatı'nın 50'inci yıl dönümünde çok net biçimde tekrar ortaya koyduk. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nı ülkemizden geniş bir heyetin de katılımıyla Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle beraber büyük bir coşkuyla kutladık. Kıbrıs davasına ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına verdiğimiz önemi böylece bir kez daha tüm dünyaya ilan etmiş olduk.

Hedefimiz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınırlığını artırmaktır. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde attığımız adımların devamını getirmekte kararlıyız. Aynı şekilde Kıbrıs Türk Halkının kendi ayakları üzerinde durması için de desteklerimizi, yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Bu vesileyle Barış Harekatı’nda şehit olan Mehmetçik ve Mücahitleri tekrar rahmetle, kahraman gazilerimizi şükranla yad ediyorum. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramına iştirak etmek suretiyle Kıbrıs Türk halkına varlıklarıyla destek olan; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’a, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, Cumhur İttifakı’nda beraber yol yürüdüğümüz ortaklarımıza, siyasi partilerin genel başkanlarına ve milletvekillerine hassaten teşekkür ediyorum.

LEFKOŞE'DE SERGİLENEN BİRLİKTELİĞİN MİLLİ MESELELERDE SÜRDÜRÜLMESİNİ TEMENNİ EDİYORUM

Özellikle muhalefetin, Türkiye’yi yabancılara şikayet eden eski siyasetini terk etmeye başlamasını önemsiyoruz. Hatırlanacağı üzere “Sâbık Genel Başkan” döneminde Cumhuriyet Halk Partisi’nin dış politikada yaşadığı savrulmalar, siyasi rekabet kavramıyla açıklanamayacak boyutlara ulaşmıştı. Kimi CHP milletvekilleri, Avrupa’da ülke ülke dolaşıp, PKK’nın Suriye’deki uzantılarının gönüllü avukatlığını yapıyorlardı. Geçen hafta 8’inci yıldönümünü geride bıraktığımız 15 Temmuz ihanetinin faillerini aklama görevini de yine CHP yönetimi üstlenmişti. Milletin, bir gecede 252 evladını şehit vererek yazdığı milli irade destanına, “kontrollü darbe” yaftası vuranlar da, bu kifayetsizlerden başkası değildi. Türkiye’ye ve Türk siyasetine yakışmayan bu tavrın değişim işaretleri göstermesini, açık söyleyeyim, “muhalefetin normalleşmesi” adına kaydadeğer buluyoruz. Lefkoşe’de sergilenen birlikteliğin, başta terörle mücadele olmak üzere milli meselelerde istikrarlı bir şekilde sürdürülmesini temenni ediyorum. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın şahsında Kıbrıs Türk halkına samimi ev sahiplikleri için buradan ayrıca şükranlarımı sunuyorum.

TOKALAŞMAK AMACIYLA UZATILAN HİÇBİR EL HAVADA KALMAZ

Burada şunu da ifade etmek isterim. Biz, komşularımızla ilişkilerimizde gerilim peşinde asla değiliz. Yakın çevremizden başlayarak tüm ülkelerle dostluğumuzu ilerletmeye, bölgemizde ve dünyada dostlarımızın sayısını artırmaya bakıyoruz. Bu politikamızda da son derece samimiyiz, kararlıyız, iyi niyetliyiz. Tokalaşmak amacıyla uzatılan hiçbir eli havada bırakmayız. Ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde hareket edildiği takdirde aşılamayacak hiçbir engel görmüyoruz. Nitekim son bir yılda bu yönde önemli adımlar attık. Komşularımızın yanı sıra, pek çok uluslararası kuruluşla işbirliğimizi ilerlettik. Artan güvenlik tehditleri karşısında Türkiye’nin manevra alanını genişletmek için gayretlerimizi inşallah daha da yoğunlaştıracağız.

ENFLASYON HİSSEDİLİR ŞEKİLDE DÜŞECEK

Dış siyasette tüm bu hamleleri yaparken, bir diğer temel önceliğimiz olan ekonomide de sıkıntılarımızın üstesinden geliyoruz. Orta Vadeli Programın olumlu sonuçlarını görmeye başladık. Enflasyonda en kötü tabloyu geride bıraktığımıza inanıyoruz. Enflasyon, inşallah bundan sonra daha hissedilir biçimde düşecektir. Aşırı kâr hırsının şişirdiği fiyat balonu, kimi sektörlerde yavaş yavaş sönüyor. Fiyatlama davranışlarının, tekrar piyasa gerçekleriyle uyumlu hale gelmeye başladığını görüyoruz. Bu dengelenme önümüzdeki dönemde güçlenerek devam edecek. Sene sonunda enflasyonu, hedeflediğimiz seviyelere mutlaka indireceğiz.

Bunun piyasadaki ana aktörler tarafından da kabul edilmesi, ekonomideki yol haritamızın sağlamlığının delilidir. Kredi derecelendirme kuruluşları da Türk ekonomisiyle ilgili daha objektif değerlendirmeler yapıyorlar. Moody’s geçen hafta kredi notumuzu iki kademe birden artırması, bunun en son örneğiydi. Tam 11 yıl sonra gelen bu not artırımı, esasen Türkiye için çok geç kalmış bir adımdı. Peki bunlar yeterli mi? Elbette değil. Türkiye’nin ekonomik kapasitesinin bu oranların çok çok üzerinde olduğunu gayet iyi biliyoruz. Kredi derecelendirme şirketleri adaletli davrandıkça, inşallah bu notlar da hak ettiğimiz seviyelere çıkacaktır. 

MUHALEFET HAVANDA SU DÖVMEKTE

Burada şunu çok net vurgulamak isterim: Milletimiz gönlünü ferah tutsun. Türkiye, doğru yoldadır ve hedeflerine emin adımlarla ilerlemektedir. Daha önce nasıl enflasyonu tek haneye indirdiysek, inşallah aynısını yine başaracağız. Bunu, AK Parti ve Cumhur İttifakından başka yapabilecek kimse de yoktur. Her gün yeni bir vaatle arz-ı endam eden muhalefet, bize göre havanda su dövmektedir.

Bunlar aynı riyakarlığa seçim döneminde de başvurdular. 4-5 ay öncesini hatırlayın. Suyu ucuzlatmaktan bahsediyorlardı, şimdi yüzde 400-500 oranında zam yapıyorlar. 

ÖZGÜR ÖZEL'E SESLENDİ

Emeklilerimizi kapılarına dahi yaklaştırmıyorlar. Seçim bitti, verilen sözler rafa kalktı. CHP'li belediyelerin yolsuzluk, hırsızlık girdabına vatandaşlarımız tekrar sürüklendi. Dans etmeyi, vals yapmayı belediyecilik zannediyorlar. İdeolojik bağnazlık bunların paçalarından akıyor. CHP Genel Başkanı'na şunu söylemek isterim. Dürüst siyaset sözlerin arkasında durmayı gerektirir. Tutmadığınız sözlerin mahcubiyetini daha büyük vaatlerde bulunarak gizleyemezsiniz. Gücünüz yetiyorsa belediye başkanlarına söyleyin. Bedava yapacağız diyerek söz verip 3 ayda 3-4 kez zam yaptıkları hizmetlerin fiyatlarını düşürsünler. Emeklilere faydanız olsun istiyorsanız belediyeleriniz SGK'ya olan birikmiş borçlarını ödesinler. Şu anda Hazine ve Maliye Bakanlığımız belediyelerin kaynağında bu borçların tahsiline başlayacaktır. 

EMEKLİ MAAŞLARI AÇIKLAMASI

Benim çiftçim, üreticim, sanayicim, işçim şüphesiz en iyisine layıktır. Bilhassa ömrünün en güzel yıllarını ailesine, ülkesine hizmet için harcayan emeklilerimizin hakkını ödeyemeyiz. Emeklilerimizin yanında yer almayı asli görevimiz olarak görüyoruz. Son 21 yılda emeklilerimizin hayat kalitesini yükseltecek birçok adım attık. Bizden önce emekli maaşları insani standartların altındaydı. Kasım 2002'de en düşük emekli aylığı 66 liraydı. Yani 43 dolardı. Bu dönemde asgari ücret 184 lira olarak uygulanıyordu. Bu da 122 dolardı. Emeklilerimizin önemli bir kısmı asgari ücretin 3'te 1'i aylık almaktaydı. En düşük emekli aylığını 12 bin 500 liraya, yani 380 dolara yükselttik."

MUHABİR

Bakmadan Geçme