Global salgınlara hazırlıklı olmanın 7 yolu
LifeClub Hekimi Doç. Dr. Murat İçen, Uluslararası Salgına Hazırlık Günü'nde global salgınlara hazırlıklı olmak için gerekli 7 etkeni anlattı.
Birleşmiş Milletler, Covid-19 salgınının başladığı 2020 yılında 27 Aralık’ı Uluslararası Salgına Hazırlık Günü olarak ilan etti. Bu karar alınana dek geçen yaklaşık bir yıllık sürede Covid-19 virüsü nedeniyle dünya genelinde 70 milyondan fazla kişi hastalandı, 1.6 milyon kişi hayatını kaybetti. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Covid-19 için acil durum kararını Mayıs 2023’te kaldırmış olsa da 2023 sonu itibariyle hastalığa yakalananların sayısı 700 milyona, ölü sayısı ise 7 milyona yaklaştı.
LifeClub Hekimi Doç. Dr. Murat İçen, salgınların insanlık tarihindeki geçmişine değinerek, “M.Ö. 450 yılında Peloponez savaşı sırasında Atina halkının üçte birinin ölümüne neden olan tarihte kayıtlı ilk salgından bu yana veba, kolera ve sarıhumma gibi bulaşıcı hastalıklar insanlığı hem bireysel hem toplumsal olarak etkilemiştir. Bir önceki büyük salgın olan 1918 grip salgınında 50 milyon kişinin öldüğü tahmin edilmektedir.
Başta aşılar ve antibiyotikler olmak üzere yeni korunma ve tedavi yöntemlerinin kullanıma girmesiyle gelişmiş ülkelerde bulaşıcı hastalıklara bağlı ölüm oranı 20. yüzyılın başlarında 100.000 kişide 800 iken 1950’de 50’ye düşmüştür. Son dönemde benzer düşüşlerin orta ve düşük gelirli ülkelerde de sağlanması, mikroplara karşı zafere ulaşılmış olduğunu izlenimi yaratsa da yakın geçmişte yaşanan HIV, H1N1, çocuk felci, Ebola, Zika ve Covid-19 salgınları tehdidin her zamanki ciddiyetini koruduğunu göstermiştir. Özellikle Covid-19 salgını, insanoğlunun sağlık ve refah düzeyini yükseltmiş olan artan ticaret, seyahat ve işçi göçü gibi etkenlerin aynı zamanda küresel sağlık açısından nasıl bir tehlike yarattığını bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir” dedi.
Salgın Riski Devam Ediyor
Geniş mikrop yelpazesine karşı sınırlı kaynaklarla mücadele eden DSÖ’nün, 2015’ten bu yana salgın yaratma riski en yüksek olan ajanları listelediğine de dikkat çeken Doç. Dr. Murat İçen, “İki yüz uzmanın 30 virüs ailesi ve bir bakteri grubunu değerlendirdiği ve 2024 yılında yenilenmesi beklenen güncel listede tamamı virüslere bağlı gelişen Covid-19, Kırım-Kongo kanamalı ateşi, Ebola ve Marburg virüs hastalıkları, Lassa ateşi, MERS ve SARS, Nipah ve henipavirüs hastalıkları, Rift Vadisi ateşi, Zika ve bilinmeyen “X hastalığı” yer almaktadır. Listenin sonunda yer alan “X hastalığı” halen insanlara bulaşmayan ancak hayvanlarda hastalığa neden olması, bulaşma yolu, küresel ısınma, tropik ormanların kaybı ve diğer etkenlere bağlı olarak insanoğlu için risk teşkil edebilecek ve halen bilinmeyen bir duruma işaret etmektedir. Kırk yıl önce X hastalığı HIV/AIDS, 20 yıl önce SARS, 10 yıl önce Ebola, 3 yıl önce de Covid-19 idi.
Günümüz şartlarında herhangi bir mikrop 36 saat içinde dünya geneline yayılabileceğinden salgınların özellikle erken döneminde zaman kaybetmemek son derece önemlidir” dedi ve ekledi: “Hedef, salgınların başlangıcından itibaren 7 gün içinde tespit edilmesi, halk sağlığı yetkililerinin 1 gün içinde haberdar edilmesi ve takip eden 7 gün içinde de erken dönem önlemlerin alınmasıdır” dedi.
Salgınlara Hazır Olmanın Yolları
LifeClub Hekimi Doç. Dr. Murat İçen, salgınlara hazırlıklı olmak için gerekli temel alt ve üstyapıyı oluşturan 7 etkeni şöyle açıkladı:
1. Ulusal Laboratuvar Sistemi: Her ülkenin sınırları içindeki mikrobik etkenleri saptayıp olası bir salgını teyit edebilecek bir laboratuvar sistemi olmalıdır.
2. Gerçek Zamanlı İzlem: Olası salgınlar ivedilikle tespit edilmelidir.
3. İşgücü Sağlanması: Ülkeler salgınları saptayacak, durduracak ve engelleyecek bilgi ve beceriye sahip ekipler oluşturmalıdır.
4. Risk Değerlendirmesi ve Planlama: Ülkelerin halk sağlığı acil durumlarına yönelik planlama ve risk değerlendirmelerini yapmaları gerekir.
5. Acil Durum Operasyonları: Ülkeler salgınları saptayıp durdurabilecek acil durum sistemleri geliştirmelidir.
6. Risk İletişimi: Uzmanlarla halk arasında etkin bir iletişim kurularak sağlık çalışanları ve vatandaşların gerekli koruyucu önlemleri alabilmesi sağlanmalıdır.
7. Ulusal Yasalar, Politikalar, Finansman: Epidemilerin önlenebilmesi için hazırlıklı olmak adına ülkelerin gerekli yasal zemini sağlamış olmaları gerekir.
“Bu yapının oturtulması, salgınlarla mücadelede sağlık bakanları kadar maliye bakanlarının da etkin rol oynamasını, ayrıca mikroplar sınır tanımadığından uluslararası işbirliğinin de sağlanmasını gerektirmektedir. Batı Afrika’da 2014-16 yıllarında yaşanan ve 11.000 can kaybına neden olan Ebola salgınını takiben kurulan CEPI (Coalition for Epidemic Preparedness Innovations, Epidemi Hazırlığı Çözümleri Koalisyonu) adlı çokuluslu kamu-sivil toplum örgütü ortaklığı, salgın riski teşkil eden mikroplara karşı aşı ile mücadeledir. CEPI’nin bugünkü hedefi, yeni saptanan bir mikroba karşı 100 gün içinde aşı geliştirmektir.
Yukarıda sayılı önlemler sayesinde DSÖ’nün listesindeki virüslerden Ebola’nın 2021’de Gine ve Kongo’da, Nipah’ın da Hindistan’da yayılması önlendi. Yine 2021-22 döneminde Burkina Faso’daki kolera ve Tanzanya’daki kuduz ve Endonezya’daki Dengue ateşi vakaları salgına dönüşmeden kontrol altına alındı.
Gelecekte de küresel etkiler sergileyecek salgınlar yaşanacağına kesin gözüyle bakılmaktadır ve yüksek ölüm oranıyla ilişkili olmasından endişe edilmektedir. Meksika veya domuz gribi olarak bilinen 2009 H1N1 salgını adlandırılırken yaşanan karmaşada ABD’deki ilk vakaların Kaliforniya’da saptanması nedeniyle kimi araştırmacılar virüse dönemin valisine ithafen ‘Schwarzenegger’ demeyi önermişlerdi.”