Hakan Fidan: İsrail güvenlik peşinde değil daha fazla toprak peşinde
Bakan Fidan, katıldığı canlı yayında gündemi değerlendirdi, soruları yanıtladı.
Bakan Fidan, katıldığı canlı yayında gündemi değerlendirdi, soruları yanıtladı.
"DURUM İYİ DEĞİL"
Fidan, ABD'nin İran destekli gruplara düzenlediği saldırılara yönelik soruya ilişkin, ABD'nin "ateşle oynadığını" vurgulayarak, "Ateşle oynadığınız zaman o ateş her an yangına dönüşebilir. Kontrol altına alınamayabilir. Burada bir riskle karşı karşıyayız. Bu kontrol altına alınamamazlık meselesi bir tehdit olarak karşımızda duruyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye olarak bölgesel ortaklarla ve ABD ile sürekli görüşüldüğünü dile getiren Fidan, "Bölgesel yayılmadan kaçınmak lazım. Durum iyi değil. Daha büyük bir yayılmayla karşı karşıya kalabiliriz." şeklinde konuştu.
"İSRAİL GÜVENLİK PEŞİNDE DEĞİL, DAHA FAZLA TOPRAK PEŞİNDE"
Fidan, dünya kamuoyunda İsrail'in güvenliği konusunun sürekli gündeme getirildiğinin altını çizdi.
İsrail'in, dünya kamuoyuna yalan söylemekten vazgeçtiği zaman kendini güvende hissedeceğini belirten Fidan, "İsrail güvenlik peşinde değil. İsrail daha fazla toprak peşinde. Filistinlilere kendi devletini verdiği gün zaten İsrail güvende olacak." dedi.
Fidan, bölge ülkeleri olarak sorumluk almaya hazır olduklarını defaatle ilettiklerini anımsatarak, "İki devletli çözümü gündeme getirirken bu sefer farklı olarak, metodolojik olarak da garantörlük mekanizmasını öne sürmemizin arkasında bu yatıyordu." diye konuştu.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO SÜRECİ
Fidan sözlerine şöyle devam etti: "Biliyorsunuz İsveç'in ve Finlandiya'nın üyeliği NATO'nun gündemine, bizim de gündemimize dolayısıyla 2022 yılında girdi. 2022 yılında Haziran'da Madrid'de yapılacak NATO zirvesinden önce, bu konu ortaklar arasında dolaştırılmaya başlandı. Öncesinde sessiz bir gayriresmi mutabakat, daha sonra zirvede sonuçlandırma yönünde bir usul izleniyor bu tür platformalarda.
Tabi bu bize getirildiği zaman, o dönem cumhurbaşkanımız bu konuyu ilgili arkadaşlarımızla istişare ettiler. Kendilerinin de bir vizyonu var. Tabii bunun geçmişe dönük baktığımız zaman NATO'nun genişleme süreçleri var. Özellikle soğuk savaşından sonra en büyük genişleme sürecini 2004'te yaşadı. O dönem baltık ülkeleri bir kısım balkan ülkeleri tamamıyla NATO'nun içine girdi. Daha sonra 2009'da olan süreç var. Hırvatistan'ın da içinde bulunduğu... Ondan sonra 2017'de Karadağ'ı görüyoruz. 2020'de Makedonya'yı görüyoruz.
Bu süreçte tabi Türkiye sorumlu bir ortak perspektifiyle her türlü desteği verdi. Fakat İsveç ve Finlandiya denkleme girdiği zaman burada bir aşalamandırmayla girme ihtiyacı hissettik. Özellikle Türkiye'nin hem NATO'dan hem de bazı NATO ülkeleriyle güvenlik açısında bazı stratejik sorunları olması, bunu bizim müzakere etmemiz ve madem konuş İsveç ve Finlandiya'nın katılımıyla NATO'nun güçlendirilmesi etki alanı yayılması ise o zaman NATO'nun 1952'den beri üye olan ülkesinin güvenlik endişelerinin de özellikle NATO'dan kaynaklanan ve NATO üyesi ülkelerinde içinde bulunduğu bazı sorunlar yumağının bir şekilde gündemden çıkması gerekiyordu ve müzakere edilmesi gerekiyordu."
"İSVEÇ'İN ÜYELİĞİ KARŞISINDA ÖN MUTABAKATIMIZ OLDU"
Fidan: "Teknik olarak baktığımız zaman olayın tarihine baktığımız zaman, normalde ABD idaresi kongreyle anlaşmadan, ön anlaşma yapmadan bunları göndermiyor. Bu mümkün olsaydı bu zamana kadar gönderirlerdi. Kongrenin bir takım hassasiyetleri şartları vardı. Bu yönde bir anlaşma olduğunu, İsveç'in üyeliği karşısında adım atılacağı yönünde bir ön mutabakatımız oldu.
Süreç şöyle işliyor; siz gönderdikten sonra iki hafta süren bir bekleme süreci var. O süreçten sonra bu yürürlükte oluyor. Şu anda önümüzdeki cumartesi inanıyorum bu iki haftalık süreç tamamlanacak." dedi.
BIDEN'IN KONGRE'YE F-16 MEKTUBU
İsveç'le ilgili yasayı meclis'ten geçirir geçirmez Biden'ın Kongreye bir mektup yazdığını belirten Fidan, "Daha sonrasında biliyorsunuz; Cumhurbaşkanımız onaylayınca da anlaşmanın ev sahibi ülkeye deposite edilmesinin akabinde onlar da hemen eş zamanlı olarak Kongre'ye bildirdiler." dedi.
"PİLOTLU VE PİLOTSUZ SAVAŞ UÇAKLARIMIZI ÜRETME KONUSUNDA YOĞUN ÇALIŞMA İÇERİSİNDEYİZ"
F-16 filosunun yenilenmesi gerektiğini belirten Fidan, "İsveç’le ilgili süreçte bununla ilgili tedbiri almış olduk.
Ama bu esnada gerek hem BAYKAR’ın hem TUSAŞ’ın yürüttüğü iki proje var. Biri insanlı, diğeri insansız gelecek nesil savaş uçakları. Bunlar da bizim için fevkalade önemli.
Önümüzdeki süreç içerisinde biz daha fazla milli yeteneklere ağırlık vererek özellikle savaş uçağı ihtiyacımızı gerek pilotlu gerek pilotsuz karşılama yönünde yoğun bir çalışma içerisindeyiz." dedi.
"ABD F-35 ANLAŞMASINI BAHANE GÖSTERDİ"
Türkiye'nin F-35 anlaşmasıyla ilgili de konuşan fidan, "Biliyorsunuz F-35 ile ilgili problem ve bizim programdan çıkarılmamız. Bizim kendi hava savunma yeteneklerimizi geliştirme arayışımızın ve politikalarımızın bir yansıması olarak karşımıza çıktı. NATO ortaklarımızdan biz bu konuda beklediğimiz desteği göremediğimiz zaman hava savunma sistemleriyle ilgili Rusya'yla yaptığımız bir s-400 anlaşmamız var. Bu anlaşmayı bahane göstererek Amerikalılar kendi yasal çerçevelerinde bir tavır ortaya koydular.
Tabi burada F-35'in biz sadece müşterisi değil, aynı zamanda üretici ortaklarından biriydik. Türkiye'nin maddi kaybının yanı sıra ortaya koyduğu kapasiteyle bir zararı söz konusu. Şimdi bunu elimine etmek için çalışmalarımız devam ediyor. Özelikle maddi zararın tazmini açısından, İlgili makamlarımızın ciddi yoğun çalışmaları var." ifadelerini kullandı.