İş Kanunu 21 Yıl Sonra Yeniden Değişiyor, İhtilaflar Giderilecek
Milyonlarca çalışanı ilgilendiren iş kanununda yapılması planlanan değişikle işçi ve işveren açısından birçok konuda yaşanan ihtilaf ve belirsizliğin giderilmesi hedefleniyor.
En son 2003 yılında yapılan kapsamlı değişikliğin ardından bir kapsamlı değişiklik daha geliyor. 4857 Sayılı İş Kanunu, 5953 Sayılı Basın İş Kanunu ayrıca 854 Sayılı Deniz İş Kanunu'nun Türk İş Kanunu ismi başlığıyla birleştirilmesi düşünülüyor.
2024 yılına girmemizle birlikte Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu, Türkiye'de hemen hemen her çalışanı ilgilendiren iş kanunlarında değişiklik çalışmasına gitti.
1952 tarihli Basın İş Kanunu, 1967 tarihli Deniz İş Kanunu ve diğer tüm çalışanları kapsayan 2003 tarihli İş Kanunu’nda değişiklik yapılacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) düzenlediği Ortak Paylaşım Forumu’ndaki konuşmasında bu konuda şu ifadeleri kullandı:
“Hukuk Politikaları Kurulumuz bünyesinde çalışma hayatımıza ilişkin mevzuat dağınıklığının giderilmesine yönelik bir çalışma yapıyoruz. Bireysel iş kanunları ve bireysel iş hukukuna ilişkin diğer kanunlarda yer alan düzenlemeleri tek bir temel iş kanunuyla bütüncül bir yapıya kavuşturmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede ortaya çıkacak Türk İş Kanunu ile etkinliği ve verimliliği artırabileceğimize inanıyoruz. Hazırlıklarımız tekemmül ettikten sonra inşallah bu meseleyi Meclisimizin ve kamuoyumuzun takdirine sunacağız.”
ESNEK ÇALIŞMA ETKİNLEŞTİRİLECEK
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2024-2028 Stratejik Planı’nda iş kanunlarında yapılacak değişikliklere ilişkin ipuçları yer aldı. Planda 4857 Sayılı İş Kanunu’nun güncellenerek değişiklik yapılmasına ihtiyaç duyulan hususlar şöyle sıralandı:
İş Kanununda yer alan mevcut esnek çalışma düzenlemelerinin etkinleştirilmesi gerekmektedir.
İşçi açısından yaşamsal öneme sahip olan ücretin ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde kast unsurunun aranması, idari para cezası açısından caydırıcılık unsurunu azaltmaktadır.
Mevcut düzenlemede ücretin günlük ya da maktu belirleneceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığından ayın 28, 29, 30 veya 31 gün sürmesi hallerinde ücretin ne şekilde belirleneceği ve ödeneceği konusunda farklı uygulamalar ve ihtilaflar ortaya çıkmaktadır.
Çalışma sürelerinin belgelendirilmemesine ilişkin idari para cezası öngörülmediğinden çalışanların haklarının belirlenmesi ve ihtilafların ortadan kaldırılması güçleşmektedir.
Kanunda genel tatil ücretinin ödenmemesine ilişkin idari para cezası açıkça öngörülmediğinden sorun yaşanmaktadır.
Nihai işlem ortaya çıkmadan önce iş müfettişlerince düzenlenen tespit tutanaklarına dava açılması, farklı ve birbirine aykırı olabilecek kararların verilmesine, ortaya çıkmasına neden olmakta, teftişler nihayetlenmeden önce ihtilafa konu olmaktadır.
4857 Sayılı Kanun kapsamında bulunmayan “50’den az işçi çalıştırılan tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerleri” ile “Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 2’nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde çalışan işçiler” kanunda yer alan ve Anayasal bir hak olan yıllık ücretli izin hükümlerinden faydalanamamaktadır.
İşçilerin işyerinde çalışmalarına engel teşkil edecek yaş, cinsiyet ve sağlık durumlarının varlığı halinde bunlar çalışmaktan alıkonulamadığı için sağlık ve vücut bütünlüklerinin korunması etkin bir şekilde temin edilememektedir.
İş Kanunu kapsamında bulunmayan çocuk çalışanlarla ilgili mevzuat düzenlemesine ihtiyaç bulunmaktadır.
YİRMİ YILIN A RDINDAN EN KAPSAMLI DEĞİŞİKLİK
İş kanunları ile ilgili daha önce en kapsamlı değişiklik en son yirmi yıl önce gerçekleşti.1475 Sayılı İş Kanunu’nun yerine 2003 yılında 4857 Sayılı İş Kanunu çıkartıldı. 1475 Sayılı Kanunun sadece kıdem tazminatıyla ilgili 14’üncü maddesi yürürlükte bulunuyor. 4857 Sayılı Kanun çıkartılırken, iş güvencesi ile ilgili hükümleri Basın ve Deniz İş Kanunlarına da yansıtıldı.
Basın İş Kanunu ile ilgili 1961 yılında çıkartılan 212 Sayılı Kanun’dan sonraki en önemli değişiklik ise Anayasa Mahkemesi’nin 2019 yılında verdiği kararlar nedeniyle basın çalışanları lehine olan hükümlerin iptali oldu.