• Haberler
  • Gündem
  • İstanbul'da İki Genç Kızı Vahşice Katleden Semih Çelik Satanist mi? Satanizm Nedir?

İstanbul'da İki Genç Kızı Vahşice Katleden Semih Çelik Satanist mi? Satanizm Nedir?

İstanbul Fatih'te 19 yaşındaki iki genç kızı vahşice öldürdükten sonra surlara çıkarak intihar eden Semih Çelik ile ilgili detaylar tüyler ürpertiyor. Semih Çelik'in çizimleri ve paylaşımları sonrası Semih Çelik satanist mi? Satanizm nedir? Sorularının cevabı merak konusu oldu.

İstanbul Fatih'de duyanları ve görenleri dehşete düşüren bir olay yaşandı. Semih Çelik isimli cani, 19 yaşındaki iki genç kızı vahşice öldürerek hayattan kopardı.

İşlenen vahşice cinayet Türkiye'yi adeta ayağa kaldırdı. 

İkbal Uzuner'i intihar ettiği yerde adeta parçalara ayıran kafasını vücudundan ayıran Semih Çelik ile ilgili ortaya çıkan detaylar adeta şok etkisi oluşturuyor.

Cinayeti işlemeden önce defterine yaptığı çizimler ve şekiller sonrasında Semih Çelik satanist mi? Satanizm nedir? Sorularının cevabı da merak konusu oldu. 

Semih Çelik’in evinde kendi çizdiği karakalem resim bulundu. Resimlerden birisi katlettiği kadınların öldürülüş şeklini anlatırken diğer resim ise kendisini satanis olarak tanımlayanların kullandığı Lucifer mührü olarak tanımlandı.

Şahsın çizdiği karakalem resmin, Lucifer'ın mührü olduğu ortaya çıktı.

SATANİZM NEDİR? TÜRKİYE'DE SATANİST GRUPLAR VAR MI?

Satanizm, Şeytan'ı temel alan bir grup ideolojik ve felsefi inançtır. Satanizmin çağdaş dini uygulamaları, birkaç tarihsel emsali olmasına rağmen, 1966 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde Anton LaVey tarafından ateist Şeytan Kilisesi'nin kurulmasıyla başlamıştır. Halka açık uygulamalardan önce Satanizm, bir öz kimlikten ziyade çeşitli Hristiyan grupların ideolojik rakiplerine yönelik bir suçlama olarak varlığını sürdürmekteydi. Satanizm ve Şeytan kavramı aynı zamanda sanatçılar ve şovmenler tarafından sembolik ifade için de kullanılmıştır.

Hristiyanlık tarihinin büyük bir bölümünde çeşitli grupların Satanizm uyguladığına dair suçlamalar yapılmıştır. Orta Çağ boyunca Katolik Kilisesi'ne bağlı Engizisyon, Tapınak Şövalyeleri ve Katarlar gibi çeşitli sapkın Hristiyan mezhep ve grupların gizli Satanik ayinler gerçekleştirdiğini iddia etmiştir. Bunu izleyen Erken Modern dönemde, yaygın bir Satanik cadı komplosuna olan inanç, Avrupa ve Kuzey Amerika kolonilerinde cadı olduğu iddia edilen kişilerin toplu olarak yargılanmasıyla sonuçlanmıştır. Şeytani komploların aktif olduğu ve Protestanlık (ve tersine, Protestanların Papa'nın Deccal olduğu iddiası) ve Fransız Devrimi gibi olayların arkasında olduğu suçlamaları on sekizinci yüzyıldan yirminci yüzyıla kadar Hristiyan âleminde yapılmaya devam etmiştir. Büyük bir Şeytani komplo fikri, 1890'larda Fransa'da Masonluğun ritüellerinde Şeytan, Lucifer ve Baphomet'e taptığını iddia eden etkili Taxil aldatmacasıyla yeni boyutlara ulaştı. 1980'lerde ve 1990'larda Satanik ayin istismarı histerisi, Satanist grupların ayinlerinde çocukları düzenli olarak cinsel istismara uğrattıkları ve öldürdükleri korkusuyla Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık'ta yayıldı. Bu vakaların sonucunda, Satanizmle suçlanan kişilerin gerçekten Satanik bir dinin uygulayıcıları olduklarına ya da kendilerine yöneltilen suçlamalardan suçlu olduklarına dair hiçbir doğrulayıcı kanıt yoktur.

19. yüzyıldan bu yana kendilerini Satanist olarak tanımlayan veya Satanik ikonografi kullanan çeşitli küçük dini gruplar ortaya çıkmıştır. 1960'lardan sonra ortaya çıkan Satanist gruplar çok çeşitlidir, ancak iki ana eğilim teistik Satanizm ve ateistik Satanizm'dir. Teistik Satanistler Şeytan'a doğaüstü bir ilah olarak hürmet eder ve onu her şeye kadir olarak değil bir ata olarak görürler. Buna karşılık ateist Satanistler Şeytan'ı belirli insani özelliklerin bir sembolü olarak görürler.

Çağdaş dini Satanizm ağırlıklı olarak bir Amerikan fenomenidir, fikirler küreselleşme ve internetin etkileriyle başka yerlere de yayılmıştır. İnternet diğer Satanistler hakkında farkındalık yaratır ve aynı zamanda Satanist tartışmalar için ana savaş alanıdır. Satanizm Orta ve Doğu Avrupa'ya 1990'larda, Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle birlikte ve en belirgin şekilde ağırlıklı olarak Roma Katolik ülkeleri olan Polonya ve Litvanya'da ulaşmaya başlamıştır.

MUHABİR

Bakmadan Geçme