İzlenmesi Gereken 10 Anime Dizi
Özellikle Türkiye'de animelere ve genel olarak animasyon işlerine karşı bir önyargı olsa da aslında yetişkinlere hitap eden birbirinde kaliteli yapımlar da bulunmakta. Biz de bu listemizde kesinlikle bir şans vermeniz gerektiğini düşündüğümüz 10 anime dizi serisine yakından bakacağız.
10) Blue Eye Samurai (2023-)
Geçtiğimiz yıl çıkışını yapan Blue Eye Samurai, 16. yüzyıl Japonya’sına alternatif bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Dizideki Japonya’da batılıların ülkeye girmesi tamamen yasaklanmış ve Japonya kendi kabuğuna çekilerek izolasyon politikası gütmektedir. Batılıların Japonlarla birlikteliğinden doğan çocuklar da hor görülmüş, onlara şeytan lakabı takılmıştır. Böyle bir ortamda doğan ana karakterimiz Mizu’da bir melezdir ve mavi gözleri ile de oldukça dikkat çekmektedir. Mizu zor bir çocukluk geçirdikten sonra nihayet samuray olarak savaş sanatında ustalaşmış ve kendini bu kadere mecbur bırakanlardan intikam almak için yolculuğuna başlamıştır.
Blue Eye Samurai, geçen sene oldukça sevilen ve izlenen bir yapım oldu. Henüz ilk sezonu yayınlanan dizinin devam sezonu da şu anda yapım aşamasında. Hikayesinin basitliği ve görsel kalitesinin yüksekliği sebebiyle anime ekosistemine girmek isteyen ama çekinenler için oldukça güzel bir başlangıç olacaktır.
9) Claymore (2007)
Claymore, tek sezondan oluşan ve oldukça da keskin konulara değinen bir anime. Dizinin geçtiği evrende insanlarla beslenen ve şekil değiştirerek insan kılığına da girebilen yoma adlı canavarlar vardır. İnsanlar da bunlarla mücadele edebilmek için Claymore adında yarı-yoma insanlar üretmiş ve onları avlaması için eğitmiştir. Bu yarı-yoma savaşçılar köy köy gezerek yomaları avlamaktadır. Ancak dönüşümde uygulanan prosedürler yüzünden Claymore savaşçıları yalnızca kadınlardan oluşmaktadır, erkekler süreçten sağ çıkamamaktadır.
Hikâye itibariyle aslında The Witcher’ın konsepti ile birebir aynıdır. İzlemesi zor bir anime olsa da özellikle Witcher hayranlarının kesinlikle bakması gereken bir animedir.
8) Death Note (2006-2007)
Death Note, genelde ilk kez anime izleyeceklere tavsiye edilen animedir. Çoğu insanın muhtemelen izlediği de ilk anime Death Note’dur. Bunun yanlışlığına değinmeden önce, Death Note’un hikayesine bir bakalım.
Death Note, günümüz Japonya’sında bir gencin okulunun bahçesinde garip bir defter bulması ile başlar. Defterin aslında ölüm meleklerine ait olduğunu ve ismi deftere yazılan kişinin öldüğünü öğrendikten sonra bunu önce azılı suçlular üzerinde denemeye karar verir. İşe yaradığını gördükten sonra ise kendini adeta tanrı olarak görmeye ve suçlu olarak düşündüğü herkesi öldürmeye başlar.
Death Note aslında bilinenin aksine ilk kez animeye başlayacaklar için iyi bir tercih değildir. İzlemesi keyifli ve hikayesi de ilginç olsa da aslında çok detaylı ve konu bakımından da felsefi yönü ağır basan bir yapım olduğu için izleyiciyi sıkabilir. Sıkmıyorsa bile izleyici tam olarak konunun özüne hâkim olamaz. Bu yüzden en azından önce daha basit animeler izleyerek bu kültüre ısınmak, daha sonrasında bu şahesere başlamak daha isabetli olacaktır.
7) Neon Genesis Evangelion (1995-1996)
Neon Genesis Evangelion, 2000 yılında Antarktika’da bir patlama yaşanmasının ardından dünya nüfusunun yarısının yok olmasından 15 yıl sonrasını anlatmaktadır. Halka meteor sebepli bir felaket olarak anlatılsa da aslında ilk melek denen varlık üzerinde yapılan deneyler sonucu felaket ortaya çıkmıştı. Bu melekler sırayla gelerek dünyayı yok etmeye çalışmaktadır. İnsanlık ise bunlara EVA adlı robotla karşı koymaya çalışmaktadır. Ancak bu robotların pilotları 14 yaşında çocuklardır ve bu çocuklar bir yandan karakterlerini oturtmaya çalışırken bir yandan da dünyayı kurtarmanın yükünü omuzlarında taşımak zorundadır.
Neon Genesis Evangelion, sadece animeler değil diziler tarihinde özel bir yere sahiptir. Yapım felsefe ve psikoloji alanlarına odaklanan ve eşi benzeri zor bulunan bir yapım olarak anlaması ve anlamlandırması da oldukça kafa ağrıtabilir. Hristiyanlık ve diğer inanışlardan fazlaca esinlenmeler içeren yapım, kesinlikle izlemeniz gereken fakat herkesin anlayıp beğenemeyeceği bir yapım olarak kendine has bir kategoride oturuyor.
6) Ergo Proxy (2006)
Ergo Proxy, büyük bir felaketten sonra insanlığın yaşamak için büyük kubbeler inşa ettiği bir distopik geleceği konu alıyor. Bu gelecekte dışarda kalan insanlar mülteci olarak bu kubbelerin vatandaşlarının gölgesinin altında yaşamaktadır. Ancak bazı gelişen olaylar sonucunda bu kubbelerin sonuncusu ve dolayısıyla insanlığın varlığı tehdit altına girmiştir.
Ergo Proxy, distopya olgusuna farklı bir açıdan yaklaşması ile izlemesi merak uyandırıcı bir eser. Maalesef ilk çıktığı zaman pek fazla izlenmese ve anime serisi devam etmese de zamanla kült bir yapım olmayı başardı. Başta alışamasanız bile kesinlikle bir şans vermeniz gereken bir yapım.
5) Violet Evergarden (2018)
Küçük bir kızken alınıp bir asker olarak yetiştirilen Violet, savaş alanında bir çatışmadan diğerine sürüklenerek büyümüştür. Okuma yazma hatta konuşmayı bile cephede öğrenen bu sevimli kız bir gün savaşta çok ağır yaralanır ve iki koluna da protez takılır. Bu sırada savaş da sona ermiştir ancak hayatı boyunca sadece savaşmış ve başka bir dünyanın varlığından bile habersiz yaşamış bu kız, yeni ve “normal” dünyaya adapte olmak zorundadır. Bunun için bir posta şirketinde işe giren Violet, artık insanlar için mektuplar yazmakla görevlidir.
Dram yönü ağır basan bu anime, sizi kesinlikle ağlatacak bölümler içeriyor. Her biri birbirinden kaliteli olan bölümleri bir değil birkaç defa izleyecek, göz yaşlarınıza da hâkim olamayacaksınız. Ancak sakın bunu sulu gözler için bir dizi sanmayın, aksine ben asla ağlamam diyen insanın bile en azından gözlerini doldurtacak kalitede işlenmiş bir dizi. Kesinlikle ama kesinlikle izlenmeli.
4) Monster (2004-2010)
80’lerde batı Almanya’da doktorluk yapan başarılı bir Japon beyin cerrahı olan Kenzo Tenma, bir gün hastaneye getirilen ve kafasından vurulmuş bir çocuğu tedavi etmek pahasına başhekime ve hastane kurallarına karşı gelir. Bunun sonucunda başhekimin kızı olan nişanlısı onu terk eder, hastane yönetimi onu mimler ve terfi etmesi engellenir. Ancak sonrasında başhekim ve birkaç üst düzey yönetici aniden öldürülür. Bunun sonucunda Tenma hastanede başhekimliğe kadar yükselir, ancak o gün tedavi ettiği çocuk da ortadan kaybolmuştur. Aradan geçen yılların ardından ise o çocuğu tekrar görür ve çocukla ilgili öğrendikleri dünyasını başına yıkar. Tenma artık yeni bir yolculuğa çıkmak ve kefaretini ödemek zorundadır.
Monster, gerçekten çok kaliteli bir dizi. Eşine az rastlanır senaryo kalitesinin üstüne tarihi referansları ve Sovyetler Birliğinin son yıllarıyla dağılması üzerine gelişen karmaşa ortamını çok iyi yansıtmasıyla eşine rastlanması neredeyse imkânsız bir yapım. Dönemin Avrupa’sının dinamiklerini böyle akıcı ve hayret uyandırıcı bir senaryoyla anlatmak çok büyük bir ustalık işi. Üstelik bütün bunların yanında felsefi ve psikolojik olgular üzerine de harika bir şekilde oturtulmuş bu diziyi kesinlikle izlemenizi öneriyoruz.
3) Vinland Saga (2019-)
9. yüzyılda İngiltere’nin Vikingler tarafından işgal edildiği dönemde geçen Vinland Saga, Thorfinn adlı ana karakterimizin başından geçen olaylara odaklanıyor. Bazı sebeplerden ötürü 6 yaşında kendini tam da bu işgalin ortasında bulan Thorfinn, savaşın ortasında büyürken yaşadıklarıyla karakteri şekillenmeye başlar. Karakterin bir nevi hayat yolculuğuna tanık olduğumuz dizide, bir süre sonra savaşların olmadığı Vinland adlı hayali olduğu düşünülen toprakların izini sürmeye başlayacağız.
Vinland Saga, ilk defa anime izleyecekler için tam da aradıkları içerik. Gerçek tarihe odaklanan hikayesiyle ve savaş sahneleriyle bir yandan sizi sıkmazken, Thorfinn ve diğer karakterlerin yaşadıkları ve iç dünyaları ile de size anlatmak istediği hikâyeyi sade ve etkili bir şekilde anlatıyor. Tabi bu kaliteli olmadığı anlamına gelmez, zira ana materyal olan mangası bugün en büyük ve kaliteli 3 manga serisinden birisi olarak kabul ediliyor.
2) Attack on Titan (2013-2023)
İlk başta baktığımızda insanların onları yemeye çalışan devler ile olan mücadeleleri olarak anlaşılan bu dizi, kesinlikle bundan çok daha derin ve fazla şey barındırıyor. Eldia imparatorluğunda Eren isimli küçük bir çocuk ve arkadaşları Mikasa ile Armin’in her zamanki gibi sıradan günleri aniden yaşadıkları en büyük cehenneme evrilecektir. 3 devasa surla korunan bu imparatorluk, insanlığın devlere karşı son kalesidir. Ancak o gün, surlardan en dışta olan çember yıkılır ve devler Erenin ailesiyle arkadaşları da dahil herkese saldırmaya başlar. Ailesini o gün kaybeden Eren, arkadaşları ile birlikte intikam yemini ederek askere yazılır.
Tabi ki spoiler vermemek için ancak bu kadar anlatabildik, fakat kesinlikle bu dizi düşündüğünüzün on misli fazlasını içeriyor. İzlediğinizde anlayacağınız üzere, dizi inanılmaz yollara evriliyor ve ana karakterlerimiz Eren, Mikasa ve Armin’in karakter gelişimlerini mükemmel bir şekilde bizlere anlatıyor. İlk kez anime izleyecekler için biraz alışması zor olabilse de kesinlikle her insanın izlemesi gereken bir başyapıt.
1) Cowboy Bebop (1998-1999)
Geldik listedeki en büyük başyapıta. Western ve Siber punk temalarını mükemmel bir şekilde harmanlayan dizi, insanlığın güneş sistemine yayıldığı ve dünyanın bir felaket sonucu yaşanamaz bir hale geldiği gelecekte, bir grup ödül avcısını konu alıyor. Bu ödül avcılarının her birinin kendi dertleri ve kaçmaya çalıştıkları bir geçmişleri olsa da bir şekilde beraber kalmayı ve yaşamayı sürdürüyorlar. Ancak geçmişleri yine de peşlerini bırakmıyor.
Cowboy Bebop, anlatılmak için fazla söze gerek duymayan gerçek bir şaheser. Her şeyiyle mükemmel olsa da özellikle müzikleri ile bile inanılmaz bir yapım. İlk defa anime izleyeceklerin tercih edebileceği bir yapım da olan dizi, her ne yapıyorsanız bir anca bırakıp başlamanız gereken bir kalitede.