• Haberler
  • Sağlık
  • Sevilen birinin ölümü şiddetli duygusal şoklara yol açabiliyor

Sevilen birinin ölümü şiddetli duygusal şoklara yol açabiliyor

Bireysel Çift ve Aile Danışmanı Hanım Demirbaş, sevilen birisinin ölümü sonrasında bazı kişilerde yaşanabilecek şokları anlattı.

“Sevilen birinin ölümü genellikle sadece kısa vadede değil, aynı zamanda uzun süre şiddetli duygusal şoklara da yol açar” diyen Bireysel Çift ve Aile Danışmanı Hanım Demirbaş, uzun vadede, etkilenenlerin acıları kapsamlı bir semptomatolojide ifade edilebileceğini söyledi.


Bireysel Çift ve Aile Danışmanı Demirbaş, “Güçlü yalnızlık ve içsel boşluk duygularının yanı sıra, durumlardan belirgin bir kaçınma davranışı ve ölenden etkilenenleri hatırlatan insanlardan kaçınma gözlenebilir. Aynı zamanda, etkilenenler, ölen kişinin acı verici, istenmeyen hatıralarından (örneğin kabuslar veya flashback şeklinde) ve kişinin ölme şeklinden bahsetmekteler. Travmatik deneyimler travma sonrası stres bozukluğuna (PTSB) yol açabileceği gibi, uzun süreli şiddetli yas da  kayıp yaşamış kişiler için ciddi bir sağlık sorunu olabilir. Bu insanlar ciddi kaybı kişisel bir travma olarak yaşarlar. Araştırmalar, kalıcı şiddetli yasın travma sonrası stres bozukluğu ile aynı şekilde tedavi edilebileceğini göstermiştir” ifadelerini kullandı. 

Demirbaş, kalıcı şiddetli yas semptomlarla tanınabileceğini aktarak, şöyle sıraladı;


Ölen kişiye kalıcı özlem, ölüme bağlı yoğun keder ve duygusal acı, yalnızca ölen kişiyle veya ölüm koşullarıyla meşgul olduğu düşünülür.

Ölümü kabul etmede güçlü zorluk, şok hissi, kayıptan kaynaklanan uyuşukluk ve duyarsızlık, ölen kişiyi olumlu bir şekilde hatırlamada zorluklar, kayıpla ilgili acı veya öfke, ölen veya ölümle ilgili olarak kendi kişinin uyumsuz değerlendirmesi ve/veya kayıp anılarından aşırı kaçınma (örneğin, ölenle ilgili yerlerden veya insanlardan kaçınmak).

Ölenlerle birlikte olmak için artık yaşamama arzusu, diğer insanlara güvenmenin zorlukları, yalnız veya diğer insanlardan kopuk olma hissi, ölen kişi olmadan hayatın anlamsız veya boş olduğunu hissetmek veya ölen kişi olmadan çalışamayacağı inancı, kişinin yaşamdaki kendi rolüyle ilgili kafa karışıklığı veya azaltılmış bir kimlik duygusu (örneğin, kendisinin bir kısmının ölenle birlikte öldüğü hissine sahip olmak), kayıp veya gelecek için planlamadan bu yana kendi çıkarlarının peşinden gitmede zorluk veya isteksizlik (örneğin arkadaşlıklar, faaliyetler).

Bu semptomlar, travmatik kayıp en az altı ay önceyse kalıcı şiddetli yas olarak adlandırılır, ancak o zaman tedavi endikedir. Semptom sayısı ile şikayetlerin derecesi ve süresi kişiden kişiye ve olaydan olaya değişir.

Ölüm travmatik koşullar altında meydana geldiğinde travmatik kayıpla ilgili yastan bahsedilir (örn. B. Cinayet, intihar, felaket veya kaza). Daha sonra kalıcı, genellikle stresli düşünceler, görüntüler veya duygular, ölümün travmatik yönleriyle bağlantılı olarak ortaya çıkabilir (örn. B. ölen kişinin çektiği acıların kapsamı, korkunç yaralanmalar, kendisinin veya başkalarının ölümünü suçlamak), kaybın anılarına yanıt olarak da dahil olmak üzere…

Yas tutan iki hayat yaşamaktadır. Birincisi günlük hayatı yaşamak için önemli olan şeyleri yapar. İkincisi yası yaşamaya devam etmesine izin verdiği hayattır. Yas zaman ve sabır gerektirir. Yas dalgalar halinde gelir. Bazıları bunaltır, bazıları sevgi dolu anılarla sarmalar. Bazen acı, parçalayan fiziksel acı kadar güçlüdür.


Bazen sessizce rahatlatan ve sakinleştiren gözyaşları halinde dökülür. Bazen çığlık atmak ister. Bazen sonsuza kadar sessiz kalmak ister. Bazen acı son bulsun diye burada olmak istemez. Bazen bir çocuğun kahkahası hayatın güzelliğini ve kıymetini hatırlatır. Ve kalbinin derinliklerinde, sevginin lütfunu hisseder.


Sevgiyi hissedemez, kaybetmiş olsa da hayat var ve devam ediyor. İnsan kendinizi kaybolmuş hissedebilir, hiç sorun değil. Dünyanın boş ve gri göründüğü günlerde acı dolu günler olması hiç sorun değil.


Yardım almak hiç sorun değil. Kayıptan önceki gibi devam etmek zorunda değil kimse, önemli olan ilerlemektir. Atılan her adım, insanın  içinde taşıdığı yaşam sevgisi eylemidir…
 

Bakmadan Geçme