TÜRK-İŞ Başkanı Atalay: Asgari Ücretle 1 Ay Değil 1 Hafta Geçinme Şansınız Yok!
TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, asgari ücretle ilgili acı tabloyu ortaya koydu. Atalay, 'Asgari ücretle 1 ay değil 1 hafta geçinme şansınız yok.' diyerek tepkisini dile getirdi.
DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ konfederasyonları asgari ücrete ve yaşam koşullarına yönelik ortak açıklama yaptı.
TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, toplantıda yaptığı konuşmada Türkiye'deki ekonomik durum ve asgari ücret konusunda değerlendirmelerde bulunarak Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e yüklendi.
Türkiye'de yüzde 20'lik kesimin refah içinde yaşadığını, bedelini de yüzde 80'inin ödediğini belirten Atalay, şunları kaydetti:
"Kamuda ücret dengesizliği var. Emeklilerin, asgari ücretlilerin sıkıntısı var. Yaşanan ekonomik kriz öncekilere benzemiyor, asgari ücretle 1 ay değil 1 hafta geçinme şansınız yok. Tablo ortada
Özel sektör geçmişte kamudan öndeydi. Kamu şimdi en düşük duruma düştü. Özel sektördeki karlar ortadayken 10 yıllık bir işçiye 10 bin lirayı çok görüyor. Bunlar bizi işçiyi maraba zannediyor.
BUNLAR BİZİ KÖLE ZANNEDİYORLAR
TÜİK'in açıkladığı rakamları gerçekçi bulmuyoruz. Dayanacak gücümüz kalmadı.
Geçmişte kamuda ücretler yüksekti, normal bir ücret alıyordu. Şimdi kamu en düşük duruma düştü. Ama maalesef özel sektördeki patronlar, kazandıkları para ve kârları ortada. Ona rağmen 10 yıllık 20 yıllık bir işçiye 10-15-20 bin lira parayı çok görüyorlar. Bunlar bizi köle zannediyorlar. Bu meseleyle ilgili üzerimize ne düşüyorsa noksansız yapmak zorundayız.
Bizim üçümüzün de sık sık işçi meselesinde, emekçi meselesinde bir araya gelme mecburiyetimiz var. Şimdi ülkede seçim oldu toplum kanaatini belli etti, bir sene sonra başka belli edecek. Türk toplumu akıllı bir toplumdur nerede ne yapacağını iyi bilir. Bu meseleyi emekçinin üstüne, dar ve sabit gelirlinin üstüne yıkmanın anlamı yok. Kemeri sık, faizi arttır, vergiyi yükselt, bahşişten vergi nasıl alırım onun yoluna bak. Böyle bir yetkiyi bundan önceki Maliye Bakanı'na versen o da yapardı. Bizim üzerimizden ellerini çeksinler. 17 bin liranın ekonomiyi düzeltmeyle ilgili bir alakası yok. Bir yerde ekonomik kriz varsa orada huzur yoktur."
MİLLİ GELİR ARTIYOR ÜCRETLİLERİN ALDIĞI PAY AZALIYOR
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, şunları söyledi:
Konfederasyonumuz bu çalışmaları çok önemsiyor, birlikte çalışmalarımızın yeniden bir araya gelerek benzer, temel sorunlarımızın çözümü konusunda birlikte hareket etmeyi işçi hareketi için, Türkiye'nin geleceği ve demokrasi için kıymetli buluyorum. 3 ayrı konfederasyon rekabet ediyoruz ancak bütün bu rekabetimize rağmen temel sorunlarda bir araya gelmek gibi bir mecburiyetimiz var.
Türkiye'de refahın adil paylaşımıyla ilgili tersine bir gidiş söz konusu. Dünyanın en kötü milli gelir dağılımındaki adaletsiz ülkelerin arasında Türkiye yer alıyor. Avrupa Birliği ülkelerinde asgari ücret bir istisna iken Türkiye'mizde genel ücrete dönüşüyor.
Peki kim kazanıyor? Daha çok sermaye kazanıyor. Hatta finans ve bazı sektörlerde daha çok kazanıyorlar. Biz bu gidişatı Türkiye'nin hak etmediği bir gidişat olarak görüyoruz. Milli gelirimiz artıyor, büyüme devam ediyor ama ücretlilerin aldığı pay azalıyor. Burada bir yanlışlık var. Vergi sistemi de dahil baktığımız zaman daha çok kazanandan daha az, daha az kazanandan daha çok bir vergi politikası söz konusu. Adaletli bir vergi sisteminden bahsedemiyoruz. Kaldı ki eğer gerçekten adil bir vergi sistemi olsa bile sorunu çözmeye yetmiyor. Çünkü nereye harcanıyor? Vergilerin nasıl, kimin için harcandığı da çok önemli."
"GELİR VE VERGİ DAĞILIMI ADALETLİ OLSUN"
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da şunları kaydetti; "Hepimizin yarattığı değer bu ülkede yaşayan 85 milyon rahatça yaşamasına yeter. Yeter ki kaynaklar adil dağıtılsın, gelir ve vergi dağılımı adaletli olsun. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakkı olmaz. İşçi sınıfı başta olmak üzere bütün toplumsal kesimlerin seçimden seçime değil hayatın her alanında söz hakkına sahip olduğu bir ülkede bu sorunu çözebiliriz.
Emekten yana bütün siyasi partileri omuz omuza mücadeleye davet ediyoruz ve insan onuruna yakışan bir zam istiyoruz. Ortak açıklama metninde, asgari ücretten vergiye çalışmaya hayatına dair 10 başlık altında topladığımız konular yer alıyor. Yaşadığımız bu tablo tesadüfen ortaya çıkmış değil. Ülkeyi yöneten siyasi iktidarın siyasal ve sınıfsal tercihlerinin bir sonucudur. Gerçek bir demokrasiyle bu sorunların üstesinden gelinebilir. Emeğine ekmeğine sahip çıkan herkesin, bütün sendikaları, emeğin yanında olan bütün siyasi partileri memlekete sahip çıkmak için herkesi yan yana omuz omuza mücadeleye davet ediyoruz."
Çerkezoğlu, üç konfederasyonun ortak bildirisinde yer alan 10 maddeyi şöyle anlattı:
1 - Vergide adalet: Ücretliler için gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi 110 bin TL olarak belirlenmiştir. 2002 yılında brüt asgari ücret asgari ücretin 17 katıydı. Günümüzde 5 katına kadar gerilemiştir. Yılda 1,5 aylık ücretini vergi olarak ödemektedir. İşçinin eline geçen net tutar azalmaktadır ve refahının düşmesine neden olmaktadır. Vergi sistemi gelir adaleti göz önünde bulundurularak yeniden tasarlanmalıdır.
2 - Enflasyonla mücadele: Ücretleri düşük tutarak bunu sağlayamazsınız. İşçi, memur ve emekli maaşları TÜİK'in hesaplamalarına göre artırılıyor. Yaşanan enflasyonla yaşanan enflasyon arasında büyük bir fark var. Henüz zamlar ücretlere yansımadan elektriğe yüzde 38 zam yapıldı.
3 - Asgari ücret: Acilen artırılmalıdır. Çalışanların neredeyse yarısı asgari ücret seviyesinde ücret almaktadır. İstisnai olması gereken asgari ücret artık ortalama ücret haline geldi. Ülkedeki yüksek enflasyon sebebi sermayenin bitmek bilmeyen kâr hırsıdır, dar gelirli işçiler değildir. Enflasyonu düşürmek için işçilerden fedakârlık beklenemez. İşçiler enflasyonun sebebi değil mağdurudur.
4 - Kamu: Kamuda ücret dengesizliğine son verilmeli. Kamuda ücret farkı hat safhada. Buradaki ücret dengesizliği sona erdirilmeli.
5 - Emekliler: En düşük emekli aylığı asgari ücret seviyesinde olmalı. Milyonlarca emekli, asgari ücretin çok altında aylık alıyor. Emekli aylıkları hesaplanırken büyüme tümüyle hesaba katılmalıdır.
6 - Sendika: Sendikal örgütlenmenin önündeki hakların kaldırılması: Mevzuatımızda yer alan düzenlemelere rağmen sendika üyesi olan işçilerin topluca işten çıkarılmasının önüne geçilmelidir.
7 - Taşeron İşçiler: 696 KHK'nin kapsamı dışındaki taşeron işçiler derhal kadroya alınmalıdır. Bu işçilerin sürekli kadroya geçirilmesi ve kamuda taşeron işçi statüsüne son verilmelidir.
8 -Tasarruf: Tasarruf tedbirleri gerekçesiyle çalışanların hakları aşındırılmasın. Tasarruf adı altında işçinin emeğinin karşılığı olarak hak ettiği ücretten kesintiye gidilmesi ve sosyal haklarının azaltılması kabul edilemez.
9 - Meslek hastalıkları: İnsan onuruna yakışan bir çalışma için mesleki hastalıkları azaltan ve çalışma şartlarını iyileştiren bir sistem yaratılmalıdır.
10 - Ayrımcılık: Çalışma hayatında ayrımcılık son bulmalıdır.